

Pazar günü tüm sabahı ve öğleyi temizlikle heba ettikten ve yeterince yorulduktan sonra, bir ağrı kesici yuvarladım. Gerçi iş tamamen bitmemişti ama evde o varken temizlik yapmama alışık olmayan ve sabrını daha fazla zorlamak istemediğim eşimle beraber evdeki eksikleri tamamlamak üzere Koçtaş'a gittik. Karşı dağların tepelerine kar yağmıştı.Hava açıktı ama bulutlar da yavaş yavaş toplanmaya başlamıştı:







İşe minibüsle gidebilmem için yaklaşık 2 km lik bir yolu yürümem lazım. Yolda birkaç inşaata bekçilik yapan 2, yatılı bir kız kursuna bekçilik yapan da 1 köpek var. Yani kar olmasa da yürümek (benim için) mümkün değil. Bugün (perşembe) iş arkadaşlarımdan rica ettim, iznimi 2 gün daha uzatacaklar. Kar hala yağıyor. Dün gece eltimin oğlu da bize geldi, gece oğlumla ikisi kartopu oynadılar. Aşağıdaki gece görüntülerinde kar en az miktarda. Çünkü iş makinası daha az önce gitmişti. Bu görünenler yolların açık hali. Ama siteden çıkıp ana yola ulaşıncaya kadar geçen 2 km lik yolda sadece 1 araçlık yol varmış. Eşim öyle söylüyor. Yani 2 araç karşılaşırsa yolda, "iki inatçı keçi" sendromu yaşanabilir:)
Bu arada bazı sıkıntılar yaşadık. Uyduların içi kar dolu olduğu için tv izleyemedik. Hatta ( zaten izlediğimiz bir kaç kanal olduğundan) daha önce hiç ihtiyaç duymadığımız dijitürk olayına da bu evde ilk defa daldık ve o da göstermiyordu. Dünyayla tek bağımız internetti. Hatta "Öyle Bir Geçer Zaman ki" dizisini bile internetten izledik. Çok şükür elektriğimiz var derken bir de elektrik kesintisi yaşadık. Bu tvden de daha önemli. Çünkü doğalgaz ve bağlantılı olarak ısınmak için de elektrik gerekli.
Sabah biraz temizlik yaptım. İlk psikolojik romanımız kabul edilen, Mehmet Rauf'un "Eylül" isimli romanına başladım. Okunmayı bekleyen bir sürü kitabım var. Babam hepsini okudu. Ben çoğuna daha başlayamadım bile:)


Blogcu dostlar eylemsiz kaldığımda hiç gelip bi hal hatır soranınız olmadı. Teessüf etmeye hakkım var mı bilmiyorum. Gerçi pek çalışkan bir blog sayılmam ama insan bi merak etmez mi ayol en var ne yok diye.
Yeni yazılarda buluşmak üzere..
sitenizde de çoğu ev boş gözüküyor?köpekleri seviyorum ama bekçilik yaptıkları zaman duyguları kabarıyor:)
YanıtlaSilkar çok güzel bizim buraya henüz yağmadı bekliyoruz bir umut..
sevgiler.
Görüntüler şahane. Biz henüz kar görmedik.Nurtenciğim, ben sana hep uğradım, baktım.Güncelleme görmeyince, düşündüm ki: Nurten taşınıyor, interneti yok, çok yoğun. Bu düşünceler ile dolu olup ses vermeni bekledim.Hatta, yeni evinden görüntüler umarak bekledim.
YanıtlaSilYeni evinizde güle güle oturun.Karlı manzarası ile muhteşem görünüyor.sağlık, mutluluk, huzur yeni evinizde hep sizinle olsun.Çok cici bir site, çok cici villalar. Maşallah nazarlar değmesin.
evet ayıp etmişim,kendi adıma konuşuyorum.
YanıtlaSilgelmeliydim,sormalıydım,o kdr hevesle takip ederim halbuki işlerini.
ama bu ay ben de haftada bir yazı girer oldum malesef.çocuklar,hastalıkları,okul,ev...
kusura bakma ablacım...
kar manzaraları çok güzel...
biz de daha göremedik o beyazlığı,bekliyoruz...
Merhaba Kar yada yağmur yağdığında bile hayat duruyor Allah bizleri doğal afetlerden korusun.
YanıtlaSilSitem etmekte aslında haklısın ancak gerçek yaşamda da böyle değilmidir sessiz kaldığında ses alamazsın sen aramazsan aranmazsın.bunun adı da yaşamın içinde kayboluş:))
Sevgiler
neee eylül müüü!!!hem de bahsettiğin psikoloji ile.hiç tavsiye etmem nurtencim, hiiiç.ben gibi bir gevşeği bile kasan bu romanı okumayı ertelemeni öneririm şimdilik:)ahh zavallı suat...
YanıtlaSilsarkaçların çok güzeller ,ancak evet çok pahalıya malolmuş.kar manzaralarını da oturdugun yerden izlemek güzel.sebep oldugu mahrumiyeti yaşamadan elimde sıcacık çayımla filan iyi gitti:)
çok selam.
snow is so beautifuL! xoxo
YanıtlaSilhangi ilde oturuyorsunuz merak ettim, ben İzmir'liyim 40 yılda bir yağar sadece sefasını süreriz ama böyle cefa çekenlerin zorluklarını yaşayanların durumu fena, birde çok üşüyen bir insanım, of off gerisini düşünemiyorum
YanıtlaSildikkat edin kendinize
sevgiler