28 Mart 2011 Pazartesi

KİTAP TANITIMI

Maeve Binnchy (ki nasıl okunduğu konusunda hiç bir fikrim yok) ile tanışmam 2 sene önceydi sanırım. İlk olarak Leylak Zamanı isimli kitabını okudum. O kadar sıcacık, insani, samimi bir roman ki.. Çok sevdim. Her hafta Dablin'den Rathdoon'a giden 7 yolcu, leylak rengi minibüsün devamlı yolcusu oluyorlar. her birinin ayrı ayrı hikayeleri var: Basit, sıradan, kendi rutini içinde akıp giden hikayeler.. Bu 7 yolcu aynı minibüsle yolculuk ederken, hayatları da birbirlerine teğet geçiyor. Birinin hikayesini okurken, bir diğeri de aynı hikayeye dahil oluveriyor. Daha sonra da yazarın İtalyanca Aşk Başkadır isimli romanını okudum. Benim gibi bazı kitapları onlarca senede bitiremeyen biri için neredeyse ışık hızıyla bitti diyebilirim. Ama neyse ki, damakta bıraktığı tad ışık hızıyla bitecek gibi değil. Leylak Zamanı gibi bir kurgusu var. 8 kişinin değişik sebeplerle gittiği İtalyanca kursu çerçevesinde yaşadıkları, paylaşımları, öncelikleri, etkileşimleri konu ediliyor. Yine sıcacık hikayeler.

Her iki romanda da hiç "yabancı" duygusu almıyorsunuz. Sanki konu komşunuz, arkadaşlarınızdan biri, bir tanıdığınız gibi duruyor karakterler. Hepsi değilse bile, bazıları pek bir tanıdık geliyor insana. Şimdi yazarın diğer kitaplarını da okumayı düşünüyorum.

25 Mart 2011 Cuma

YENİDEN MERHABA

Blogspotta yaşanan sıkıntılar yüzünden, uzun zamandır elim varmadı bloğumu güncellemeye. Çoğu zaman, takip ettiğim arkadaşlarımı bile göremedim. Geçen hafta yeğenim bir el atıp bilgisayarıma, "bilmem ne ayarlarını" değiştirince, hem kendi bloğumu, hem de arkadaşlarımı görebilmiş ve hevese gelmiştim. derken, bu hafta başı yine birşeyler oldu, eşimin bilgisayarında engelli görünüyorum, kendi bilgisayarımda görünür oluyorum, işte arkadaşların bilgisayarlarında sadece yazıları görüyorum, yine işyerinde kendi bilgisayarımda hiç bir şey açamıyorum. Garip....

Şimdi şu yazdıklarımı kim görüyor, kim neden göremiyor bilmiyorum. Ulaştığım yerlere de ulaşamadığım yerlere de selam olsun:)

Aşağıdaki hırka teyzemin tasarımı. 4-5 yıl kadar önce ördü. Ben fotoğraflayamadan kızlar giyip İzmir'e gittiler: Okul bu beni mi bekler? Şimdi tesadüf etmişken resmini çektim acele acele.

Bir koldan başlanıp, öbür kola kadar eksiltme ve artırmalarla devam edilerek önce robası örüldü. Sonra roba altından ilmek takılarak ön ve arka beden yekpare örüldü. Bel kısmından basene geçilirken düzenli artırmalarla kalça kavisi oluşturuldu.




Teyzem çok yaratıcı yeteneği olan bir hanımdır. Teyze dediğime de bakmayın, aslında aramızda 4-5 yaş vardır ve çok küçük evlendiği için çocuklarıyla beraber büyümüş bir annedir. ben ona "teyze" derken, onun çocukları da bana "teyze" diye hitap ederler. Bizde teyzelik kardeşler arasında yatay ilerlerken, anneden kıza dikey de geçebilen bir ünvandır. Benim gibi akrabalık ilişkilerini anlayabilmek için kendi akrabalarıyla zihninde denklik kurması gereken biri için içinden çıkılması zor bir durum. Şöyle ki, "annemin halasının damadının teyzesi" dediğinizde, olayı kavrayabilmem için; kendi annemin bir halası, o halanın bir damadı, damadın da bir teyzesi olmalıdır ki, birazdan bu öznenin gerçekleştirdiği yüklemi kavrayabileyim.

Ellerine sağlık teyzoş, güle güle giyin kuzenler.