29 Kasım 2013 Cuma

Bu yazımda gösterdiğim bluzun kumaşı pöf çıktı. Baykumaşta hala var mı bilmiyorum ama, almak isteyeniniz varsa almayın diye yazıyorum. Emeğe değmez. Siyah penye olan kısımları tek bir giymede tozlu tozlu gibi oldu. Siyah kısımları yaka ve omuzlara denk getirmiştim. Hadi makinaya atmayayım da elde yıkayayım dedim, o beyaz beyaz tozlu gibi görüntü geçmedi. Zannederim ki tülendi. Neyse, bir gecelik dikiş, bir günlük de giyiş ömrü olan bir kumaşmış. Yılıyor muyuz? ASLAAAAA! Gelsin yeni dikişler... Az sonra..

25 Kasım 2013 Pazartesi

GÜLCE'ME PİLELİ ETEK

Cumartesi sabah erkenden eşimi İzmir'e uğurladım, o varıncaya kadar biraz oyalandım, nette takıldım, güzel yeğenime pileli bir etek diktim. Kemeri tam istediğim gibi olmadı. Ben de parçaları topladım, annemlere gittim. Zaten gece de orada kalacaktım. 
Evde babamın sanayi tipi bir makinası var, grayder gibi; kalın kumaş, kot, kadife Allah ne verdiyse bana mısın demez diker. Eteğin kemeriyle ilgili annemin de benim de farklı fikirlerimiz vardı. Babam nasıl istersek dikebileceğini söyleyip aradan sıyrıldı. Biz annemle epey cebelleştik. Sonunda annemin dediği oldu. Laf aramızda ne varsa eski toprakta var:) 
Gülce'nin bel ölçüsünü bir türlü alamadık. Biri öğretmen, biri harita yüksek mühendisi olan anne babası, cetvel bulamadılar ve bir türlü kızçenin belini ölçüp söyleyemediler:) Bizim kemerle ilgili savaşımız da bu yüzden çıktı. Göz kararı diktiğim önde ve arkada 5'er pile yaptığım etek, bele tam otursun diye, kalın lastik takmak zorunda kaldım. İşte bu lastiği, pileler yüzünden kat kat olan bele dikmek fikir aşamasında çok çatışmamıza sebep oldu. Babam akıllı adam, iki kadının arasına girilmeyeceğini biliyor, sustu, oturdu, bizi bekledi. Ama ben babam kadar akıllı değilim annemin her zaman haklı olduğunu illa ki savaşarak anlamam gerekiyordu. Anladım ve hakkını teslim ediyorum. 
  • Canım annem babam, siz çok yaşayın, e mi? 
  • Canım kardeşlerim evinize bir mezura alın koyun, eserli ablanızın ne zaman kimin boyunu ölçtüreceği belli olmuyor, e mi? 
  • Canım Gülcem, sen de güle güle giy, e mi?
NOT: Kumaştan dolayı belli olmayacağı için görüntülemedim; pilelerin iç kısımlarını 0,5 mm kenardan, belinden etek ucuna kadar boylu boyunca diktim. Böylece ütüsü kolay oluyor. Size de tavsiye ederim. Eteğin işi bitti ama bir de kombin düşünüyorum, hafta sonuna kadar bluzunu alıp yetiştirebilirsem onu da yapacağım. 

16 Kasım 2013 Cumartesi

FOTOĞRAFSIZ YARIM ŞEYLER

Yakında bu sayfadalar:
  1. Dün gece astarı tamamlanmış, düğmeleri dikilmiş; bugün, terzide ilik evi açtırmak için babama teslim edilmiş bir adet ceket,
  2. Kumaşı dikilmiş, sürfileleri çekilmiş, hatta eteği bile bastırılmış; ancak astarı daha dün gece kesildiğinden henüz tamamlanmamış bir adet etek,
  3. Etekle ceketin kumaşından, bonus olarak dikilmiş, sürfileleri tastamam ama boyu fazla uzun geldiğinden ucundan kesilip sürfilelenecek ve paçası bastırılacak bir adet pantolon.

15 Kasım 2013 Cuma

YENİ BAŞLANGIÇLAR

İp neye izin verirse, o olacak...
 Nasip kiminse, o kullanacak...

14 Kasım 2013 Perşembe

SİYAH & ALTIN

Kumaşlarıma kavuştuğum akşam, eşimin eve geç gelmesini de fırsat bilerek, hemen deneme sürüşlerine başladım. İki kenarı çiçek desenli (siyah zemin üzerine gold çiçekli), bir penyeyi diktim, bitirdim. Ertesi gün de işyerine giydim. Hiç bu kadar çalışkan olmamıştım. 
Penyenin çiçek desenlerini önce omuzdan aşağı sarkıtmak istemiştim. Sonra takı meselesi aklıma geldi, vaz geçtim. Üst kısım takısız boş mu kalırdı, takıyla fazla mı karışık olurdu? Üstelik siyahın "grinin elli tonundan" fazla tonu vardı ve siyah etekle veya pantolonla giydiğimde ton farklılıkları "ce-e" diye beni rahatsız edebilirdi. En kestirme yol, ne de olsa bildiğin yoldu ve çiçekleri aşağıya aldım, gökyüzüne doğru uzamalarına izin verdim. 
Fotoğrafları Cerenimo çekti. Şişman çıkanlar tamamen onun beceriksizliğidir. Zira ben, zayıf çıktığım fotoğraflardaki kadar, hatta belki daha da inceeeeeeeeee, zayıııııııııııııııııf, sıskaaaaaaaaaaa bir kişiyim:) 
Bluza kalıp olarak, beğendiğim bir penyemi kullandım. Üzerine koyup kestim ve diktim. Hepi topu 1 saatlik bir işti ama malum dikişte sorunlar yaşadığım için epey uzun sürdü. Overlok makinası almak hususunda karar verdim artık. Maşallah sizlerden de hiç öneri gelmedi. Ben reklamlardan, firma kataloglarından daha fazla kullanıcılara güveniyorum. Hadi bakalım bayanlar, overlok makinası hakkında önerileri alalım?

13 Kasım 2013 Çarşamba

TEST ÇÖZMENİN FAYDALARI

Esnek kumaş dikiyor diye aldığınız Singer 6180 dikiş makinanız, ince penye kumaşınızı dikmiyor mu? Hemen altına oğlunuzun test cevap anahtarlarından birini koyun. Dikin gitsin. 
Dikiş bitince çeker çıkarırsınız kağıdı. Ama dikkat edin, artık lüzumsuz olanları seçin ki, ardından oğlunuzla aranız açılmasın. Hadi dikişi becerdiniz. Sürfilesi nasıl olacak? Sakın kağıttan faydalanmayı denemeyin. Sürfilenin arasından kağıdı çıkarmak zordur. En iyisi mi, biraz araştırma yapıp bir overlok makinası alın:) Sahi, evde çok da iddialı olmayan dikişler için, kullanışlı, kaliteli,  uygun fiyatlı, overlok makinası öneriniz var mı? Sizler ne kullanıyorsunuz? 

12 Kasım 2013 Salı

KUMAŞLARIMI TAKDİMİMDİR

Altta zebra ve leopar desenlilerimi görüyorsunuz. Zebra oldukça ince bir kumaş. Şifon kadar iç göstermez ama yine de içine uygun renk bir atlet-bluz giymek lazım. Aslında daha tok olduğunu sanmış, elbise yapmak istemiştim. Eğer fikrim değişmezse yaka, ön pat ve manşetleri düz siyah bir gömlek dikmek istiyorum. Zebra desenli olan biraz daha tok ama o da ince bir kumaş. Elbise için ince olur, gömlek yapar mıyım bilmem.

Aşağıdaki grupta penyelerim görülüyor. Pembe çiçekli olanın zemini lacivert gibi dursa da güzel bir siyah aslında. İncecik bir penye. Bence; kendisini York Düşesi zanneden Singerim bu penyeleri asla dikemez. 
İncecik, pembe çiçekli, siyah zeminli penye kumaş. 

İnce penye, pamuklu oranı yüksek, dökümlü bir kumaş.
Çiçekleri pırıltılı, ince, dökümlü penye
İnce, dökümlü, sentetik oranı yüksek penye. Elbise olur, bluz olur.
Aşağıya desenli, tok bir kumaş koyuyorum. Rengi soluk diye annem kesin beğenmez. Tek ceket olabilir, spor bir etek olabilir, kot kesim pantolon dikilebilir.


Şimdi sırada dantellerim var. Takımların içine şık şık bluzlar dikilecek. Üstelik dökümlü evaze eteklerin üstüne de tek olarak çok yakışıyor bu bluzlar. Biri kolsuz, dik yaka olabilir mesela. Hepsi de pratik kesilecek. Evde sevdiğim bir bluz kalıp olacak yani. 
Bu dantelin belli belirsiz pırıltıları var. Krem rengi.
Beyaz dantel kumaş, incecik...
Rengi sandığımdan koyu çıktı: Turuncudan açık, pembeden koyu.

Alttaki kumaş çift katlı. Dantel kumaşı pembe satenle astarlamışlar gibi sanki. Çok sevdim. Bu alışverişimin favori parçası diyebilirim. Yere göğe koyamıyorum şimdilik. Elbise yapmak lazım.
Elbise dikmek lazım...
Aşağıdaki kumaş göründüğü gibi değil. Yılan desenli elbiselik kumaş diye almıştım. Yılanın deri değiştirirken attığı kabuğuymuş meğer. İncecik ama kabuk gibi sert, branda desen değil, muşamba desen değil, kumaş desen değil, deri desen değil. Ne olduğunu ben de anlayamadım. Bir de yıkandıktan sonra görmek lazım. Ama şundan eminim ki, dükkanda görsem almazdım:)
Yılan derisi desenli kumaş, acaip bir şey...
Son olarak da aşağıda, BAYKUMAŞ'ın bana gönderdiği hediyeleri görüyorsunuz. Azar azar numune kumaşlar. Bazıları iş görür, bir şekilde değerlenir. Yeter ki yapmak istesin insan (Bu spot cümleyi kendimi gaza getirmek için yazdım. Kimse üstüne alınmasın, uygun bir zamanda ben alınacam).
Katalog kumaşları, 3 parça, az miktarda, renkler güzel, perde kumaşı gibi..

          Hem degrade, hem İkat desen, dökümlü jarse. Keşke birazcık daha büyük olsaydı:(

Şifon. Sitede daha hoş duruyordu. Çok küçük parça
Fular yapmak lazım.
Dantel kumaş. Her şeye yakışır.
Süper desen ve renkler. İncecik kumaş..
Aşağıdaki hediye dantel ise bir çok defa çekilmeyi hak edecek kadar güzel bir dokuya sahip. Altına pembe, mavi, siyah ve beyaz fonlar koyarak görüntüledim. Ben neler neler yapardım bundan ama o kadar az ki. Fırsat olur da denk gelirse, yine siteden alırım. Bu parçayı bir gömlekte veya bluzda dekoratif amaçlı kullanabilirim. Bulursanız alın diyeceğim bir parça.





11 Kasım 2013 Pazartesi

YİNE KUMAŞ, YENİ KUMAŞ...

Sonunda ben de BAYKUMAŞ sitesinden alışveriş yaptım. Gördüğünüz kumaşlar geldi. Şimdilik şöyle bir göstereyim ve kaçayım. Daha sonra, almak isteyip de kumaşların dokusunu, yerini merak edenler için yine yazarım. 


En sondaki bu grup sitenin hediyeleri. Kendilerine çok teşekkür ediyorum bu jestleri için. Yarım elma gönül alma tarzında şeyler ama içlerinde esaslı parçalar da var. Hele bir dantel parça var kiii... Sonra bulursam devamını alacağım. Üstelik bütün kumaşlar çok güzel tertemiz naylonlarda ve tek tek paketlenmiş olarak geliyor. Ben alışverişimi internetten, kimseyle yazışmadan, telefonla konuşmadan yaptım. Ama bir sürü hediye kumaş koymuşlar. Demek ki bu da onların adeti. Güzel adetmiş, çok beğendim doğrusu:))

10 Kasım 2013 Pazar

ATA'YA MEKTUP

Sevgili Ata'm!
Dün gece geç saatte nette iki tur attım. Bazı blogcanlar daha bir gün önceden seni anmaya başlamışlardı. Hepsinin duygularına samimiyetimle katılıyorum elbette, sağ olsunlar. Ben bir anma paylaşmadım, aralarında bir eksik, bir fazla fark etmez dedim. Ama neden fark etmesin ki? Ben de duygularımı paylaşmalıydım. 

  • İş yerinde işler bildiğin gibi değil Atam. Kadınlı erkekli çalışıyoruz. Aslında odalarımızı ayırmaları lazım. Yok yoook, bak şimdi, bu fesat blogcanların aklına gelen sebepten değil: Bu erkeklerin futbol muhabbeti biz kadınları, biz kadınların dip boyası muhabbeti de onları zaman zaman geriyor, ondan içiiiinnn...
  • Zaten biz kadınlar neden çalışıyoruz, bazı erkekler onu da anlamıyorlar. Gerçi anlıyor da olabilirler. Belki tam da bu yüzden kadınların çalışmasını istemiyorlardır. Çünkü parası olan ve çalışan bir kadın; eğer sevmiyorsa, aşık değilse, bir adamın kahrını çekmek zorunda kalmıyor ya, bu işlerine gelmiyor olabilir.
  • Cumartesi akşamı düğündeydik Atam. Yakın akrabamın oğlu evlendi. Genç çiftin okul arkadaşları, kuzenleri, gençler ve kendini genç hissedenler pistten inmediler. Kızlı erkekli oynadılar. Biz de el çırptık, alkışladık hepsini. Taşra başkalarının Ankara'dan gördüğü gibi değil Atam! Mesela, Afyonkarahisar mutaassıp bir memlekettir. Kiminin başı açıktır, kimi kapalıdır. Ama kimse kimseyi yadırgamaz, bastırmaz, baskılamaz. Yeter ki birbirlerinin hayatına müdahale etmesinler. Dün gece şıkır şıkır aynayan kızların yarısının başı örtülüydü. Erkeklerin kaçının başı örtülüydü onu göremiyorduk elbette ama hepsi yan yana bir mutluluğu paylaşıyorlardı, oynuyorlar, dans ediyorlardı, hem de kızlı erkekli..
  • Kafam karışık Atam. 29 harf yetmiyor dediler, X,Q,W hayatımıza girdi. Ben bunları nerelerde kullanacağımı bilemiyorum. Aslında Arap Alfabesi'nden Elif harfini alaydık daha efektif bir iş yapmış da olurduk. Adı Elif olanlar tek bir harf kullanırlardı, ziyanlık olmazdı, harf enflasyonu resmen bizim alfabe. Ama işin daha acaip kısmı var. Belki Edirne, Kırklareli ve Bursa taraflarında oturan Balkan göçmenleriyle, İzmir taraflarında oturan Ege adalarından göçmüş insanlarımızın da değişik ihtiyaçları vardır. Onlar da; Alfa, Beta, Gama veya Kiril Alfabesinden dattiri düttiri bir harfe ihtiyaç duyuyuyor olabilirler (buradaki dattiri düttiri ifadesi, alfabeye hakaret için değil, hiç bir harfin adı ve okunuşu tarafımca bilinmediği için kullanılmıştır). Bu durumda ben bu harfleri nerelerime ne edeceğim, bilemiyorum...
  • Ülkede iyi şeyler de oluyor. Yollar yapılıyor, binalar dikiliyor, hayatı kolaylaştıracak, insanca yaşatacak, iyi şeyleri takdir ediyoruz, övüyoruz. Ama ağacımız kesilip yerine birilerine peşkeş çekmek üzere dikilecek alışveriş merkezine hayır dediğimizde tu kaka oluyoruz. Bir de üstüne şehir eşkiyaları esnafın camını çerçevesini indirince, kaldırım taşlarını sökünce, elin fakirinin pilav arabasını, fukara simitçinin tablasını kırınca, anında haklıyla haksız yer değiştiriveriyor. Olan; polisin cobunu yiyen, biber gazının tadından zevkin doruklarına çıkan, gerçek vatansever, gerçek çevreci insanımıza oluyor.
  • Haa, bu arada olaylarda yaralanan insanlar, polisler, hatta ölen gençler, çocuklar var. Ama hiç biri Suriye'li sığınmacılar ve düne kadar piramitlerinden başka bir şeyini bilmediğimiz Mısırlılar kadar kıymetli değil. Dindaşlarımızın acılarına sonuna kadar üzülüyoruz ama önce kendi canlarımıza üzülmemiz gerektiğini de düşünüyoruz. Dört parmak, duygu pompalamak için fazlasıyla zayıf kalıyor.
  • Bir de; bu ülke için görevlerinin gereğini yerine getirdiklerinden, o günün koşullarıyla çalışıp, bu günün kurallarıyla sorgulanıp hapse tıkılan komutanlarımız var. Bazılarının içi rahat olabilir ama kamunun vicdanı hiç rahat değil Atam. Bu dünyanın bir de öbür tarafı var ve hepimiz bunun hesabını orada vereceğiz. Bu komutanların elbette birilerine yanlışı olmuştur, o hesap ayrı ama, görevinin gereğini yaptığı için mahkum edilmesinin hesabı nasıl verilir Allah bilir. Allah hiç birimize, veremeyeceğimiz hesapları sormasın. 
  • Atam, ebedi istirahatinde Allah-u teala (c.c)'dan huzurlar diliyorum sana. 
Bu gün münasebetiyle Allah, bu milletin selamete çıkması için ön ayak olmuş Atatürk'e, onunla gönül birliği, iş birliği yapmış olan silah arkadaşlarına, cephelerde yalın ayak, başı kabak çarpışan, canını, malını, evladını yitiren dedelerimize, ninelerimize rahmet eylesin. Hepimize, onlara layık nesiller olarak yaşamayı nasip etsin. Camilerimizden ezan sesi eksik olmasın. Dinimize inanalım, Allah'a sığınalım. Ancak modern Türkiye'den ve modern Dünya'dan asla vaz geçmeyelim.

3 Kasım 2013 Pazar

MAL BEYANIMDIR: KIYMETLİ MÜCEVHERLERİMDEN BİR PARÇA :)

Bir zamanlar takı yapmışlığım da var. Çoook zevk alarak ne kolyeler, ne bileklikler, ne küpeler yaptım. Ama epeydir de kendi yaptıklarımı takmıyordum. Geçen senelerde giydiğim bir saten bluzumla bu kolyeyi taktığımı hatırlayıp hemen kapalı kaldığı kutusundan çıkararak yeniden kullanıma sundum. Biz özlemişiz birbirimizi, bir de siz görün istedim.