21 Eylül 2014 Pazar

BEN SİZE MOTİF MAKİNALI ŞALIMI GÖSTERMEYİ UNUTMUŞUUUMMM!

Şal olmasını düşündüğüm şey bitti. Deneme sürüşünü yatağın ayak ucunda yaptım, fena durmadı. 
Yine de kariyerine şal olarak devam etmesini istiyorum. Bakalım kimin sırtını, omzunu ısıtacak? 
                                                
Birleşme yeri, örgüye yeni başlayanlar tarafından belki merak edilmiştir. Sağ tıklayarak büyütebilirsiniz.
Hatta biraz daha yakından bakmak isteyebilirsiniz. Kenar bitimi falan aşağıda gayet net görünüyor. Motif makinasıyla sadece yeşil göbek kısımları yapıldı.  
Aslında makina, makina deyip de adını büyütmemek lazım. Sanırsınız bir ucundan ipi verip, öbür ucundan örtüyü bitmiş çıkarıyorsunuz. Değil elbette, hatta işin en basit kısmı motif makinasıyla yapılanı. 

TV KARŞISI İŞİ

Epey zaman önce bilgisayarıma yüklediğim bir atkı modeli vardı. Hatta bundan daha güzel bir resim daha vardı ama onu bulamadım. 5-6 trabzan ve 15-20 zincirle kurulmuş, renkli bir model. Aşağıda da fotoğrafı var zaten. Keşke linki de kaydetseymişim ama maalesef kayıtlı değil. Çünkü ben internetten bir şeyler kaydedip paylaşmıyorum. Kendi ürettiklerimi veya daha az olarak da arkadaşlarımın, ailedeki hanımların üretimlerini paylaşıyorum. Kaydettiklerim ise tamamen kendim için. Bu kadar şeyi örmeye, dikmeye ne zamanım ne de ömrüm yeter zaten. Ama belki minik bir fikir verir bana. Hatta hiç bir şey vermese de zevk verir, öyle değil mi?


Az kalan battaniye iplerimi bitirip bambaşka iplere geçmek istiyorum. Artık bu tonlardan bana da gına geldi, size de. Yeni renklere geçmek lazım. Peki elde kalanlar nasıl bitirilecek? Hemen aklıma bu model geldi. Keşke açıp kayıtlarıma bir baksaymışım. Aceleci davrandım. Resmin üstünde yazdığına göre, adı Maria olan hanımın modelinden daha emekli bir iş çıktı ortaya. 
12 trabzan, 12 zincirle işi götürüyorum. Dayanamadım, azıcık ütüledim, biraz daha güzel oldu. Bu örgü, ipler bitene kadar, renk sırası gözetmeksizin devam edecek. Muhtemelen şal olacak.  
Akşamları tv karşında 3-4 sıra örüyorum. Aslında tv yan tarafımda kalıyor, zaten takip ettiğimiz bir dizi yok, denk gelirse 80'lere bakıyorum. Eşim de futbola düşkün değildir. Neredeyse tüm akşam haber veya belgesel kanalları eşliğinde geçiyor. Günün kritiğini yaparken ya da maymunlar kapışırken ben de örgüme yükleniyorum. Üstelik kış da geliyor, tam örgü zamanı. Kolay işler lazım bize, kafa boşaltmaca için, yorucu ince işlere bu ara giremiyorum.

18 Eylül 2014 Perşembe

UYKUYU KAÇIRDIM, ORTAYA KARIŞIK YAPTIM

İzinli olunca gece yarısı istediğim saatte yatma lüksünün dibine vuruyorum. Tvde saçma sapan programlar arasından sıyrılıp NTV'ye sabitleniyorum ama izlemiyor, sadece sesini dinliyorum zaman zaman. (Şimdi düşündüm de, neden radyo dinlemiyorum ki o zaman?) Neyse, NTV'nin Gece-Gündüz programından, altın değerinde bir kaç bilgi edindim, sizinle de paylaşmasam olmazdı:

  • MercedesBenz Fashion Week Istanbul’da (MBFWI) sonbahar-kış 2014-2015 (İstanbul Moda Haftası) başlamış. Ah İstanbul, ben öğrenciyken bu güzellikleri yapmadın mıydı, yaptın da bir garip öğrenci olduğumdan ben mi fark edemediydim bilemiyorum...
  • Renklerden haki, siyah, beyaz, giysilerden pelerin, dönemlerden 60'lar modaymış. Hiç birine itirazım yok. 60'lar konusunda nereye kadar gidebiliriz acaba? 40'lar, 45'ler ne zaman moda olacak acaba? Pelerin diksek mi bu kış için acaba? Hiç haki kumaşım yok, modaya uymak için kumaş yığınlarına bir de haki mi eklemek lazım acaba? Beynimde deli sorular...
  • Leydi Gaga kostümünü sahnede değiştirmiş. Ne fark eder ki, hatunun sahne kıyafetleriyle, yatak veya sahil kıyafetleri arasında fark yok zaten. Görülmedik tarafı kalmamış; sahnede soyunsa neyi çıkaracak, giyinse neyi giyecek? Yalnız, dua edelim de Leydi Gaga tarzı moda olmasın. Neme lazım; senelerdir aynaya bakıp "bu düşük bel kesimi, benim popomu daha da belli etti, göbeeem pörtledi, bacaaam kısaldı, yandan böbreeem fışkırdı, ben de giymeyivereyim" demeyen kızlarımız modaya uymakta sakınca görmezler de görsel kirlilik alır başını gider.   

16 Eylül 2014 Salı

PANTOLONDA NİRVANA'YA ULAŞMAK YA DA PATLET DİKTİM, BAŞIM GÖĞE ERDİ :)

Bunca yıldır sayısız pantolon diktim, hiç patlet dikmek nasip olmamıştı. Patlet denilen şey anladığım kadarıyla fermuardan az uzun, dikdörtgen bir parça ve böyle vasıfsız bir kesimi olduğu için burda dergisi onu adam yerine koyup kalıbını da vermiyor.
Öncelikle ön ortadaki ağ dikişini bacak arası dikişine kadar kapatıyoruz (Bacak arası yanına gelen bir kaç cm.lik kısmı dikmeyelim ki uzun bacak dikişi sırasında zorluk ve potluk olmasın.).
Pantolonun ön orta kısmını ben uçan kalemle çizdim, siz de yukarıda belli belirsiz bu beyaz çizgiyi görüyorsunuz zaten.
Ön orta çizgisini 2-3 mm kadar kaydırıyoruz ve fermuarın uygun kenarını buraya dikiyoruz. Böylece fermuar birazcık içe kayarak dışarıdan görünmeyecektir.
Şimdi pantolonun diğer parçasının ön ortasını ütüleyerek fermuar dikili kısmın ön ortasına denk getirip teğelliyoruz. Yani siz isterseniz teğelleyin elbette, ben iğneliyorum. 
Bu yüzden olacak ki, yukarıdaki fotoğraftaki gibi azıcık içe dışa girip çıkarak ancak dikebilmişim. Fakat, ama, lakin, sorun yok! Flaş patladığı için böyle yamuk yumuk görünen fermuar dikişi aslında iple kumaş aynı renk olduğundan hiç de sizin burada gördüğünüz gibi durmuyor; ne mutluluk, yoksa ben bu dikişi söker, bir daha dikerdim. Siz kendi pantolonunuzu dikerken, en iyisi mi teğelleyin bence. 
Geldik, günün esas oğlanı patlete: Yukarıda da görüldüğü üzere, ikiye katlanıp kesik tarafı overloklanmış bir parçacık! 
Bunu alt pantolon parçasının altına koyup ilk fermuar dikişinin üstünden bir kere daha dikiyoruz. Aslında burda dergisinin bir anlatımında patleti dikiş payına sabitliyorlardı ama bunu denedim, çok başarılı bulmadım, böylesi daha iyi. 
İşte bitti de gitti... Kolaymış ve ben bunca zamandır hep gözümde büyütmüşüm. 
Arkadan görünümü de yukarıdaki fotoğraftadır. Elbette çok profösyonelce değil ama son derece iş görür bir pantolon daha diktim. 
Bu arada pantolonun beli arkadan lastikli. Arkadaki pensleri iptal edip lastik koymuşlar bu modelde. Son derece konforlu bir kesim, üstte duruşu mükemmel, tavsiye ediyorum, denemelisiniz.

3 Eylül 2014 Çarşamba

ŞAŞKINLIK ALAMETLERİ

Evde çakılı kadro oturduğumuz sıkıcı bir pazar günü geçirdim. Kendimi avutmak için ne yapacağımı şaşırdım. Tabi aklıma hemen evdeki iplerim geldi, hani şu bebek battaniyelerinden sürekli artan ipler. İlk önce kare motif makinasını denedim. Kötü ötesi motifler elde ettim. Hep iyileri mi göstermek lazım, arada başarısızlıkları da deşifre etmek fena olmaz, öyle değil mi?
                            
                                                                                                                
Sonra yuvarlak motif makinasıyla bir motif ördüm. Bu motifi daha önce de örmüştüm; ayrıca bilenler bilir, angora tarzı tüylü ve ince iplerle çok daha güzel sonuçlar ortaya çıkıyor. Ben tamamen evdeki iplerim değerlensin ve elim oyalansın diye bunlarla başladım. Şalları çok seviyorum. Hem sonbaharda kış bahçesinde otururken misafirlere falan da veriyorum, sıcak sıcak iyi oluyor.  

O gün bir bir buçuk saat içinde dünya kadar motif ürettim. Oyalandığım da yanıma kar kaldı. Sanırım bu kış bu motiflerden sizlere bol bol göstereceğim. Umarım sıkılmazsınız. Gerçi benimkiler, bazı ince iş yapan, çeyizlik ören hanımlarınki gibi tiftik ipten mamul olmadığı için zarif değil ama çok iyi ısıttığı için işlevseller.
Şimdilik yeşil ipim bitti. Bana da çarşı yolları göründü. İpçime bir uğrayıp birleştirme rengi almam lazım. Sizi gelişmelerden haberdar ederim. Bu akşam yemek masasının üzerinde yeşil motifler sergisi açtım. Bir kaç gün bu sergi açık durur artık, hepiniz sergime davetlisiniz hanımlar. Gerçi sergide görüp göreceğiniz muhtemelen şu aşağıdakiler olacak ama, sergi bahane, sohbet şahane yaparız biz de. Sevgiler, selamlar.
DİPNOT: İnternetten çıldırmış gibi kumaş aldım. Elime geçsinler, size de gösteririm. Sonraaa, gelsin dikişler!