30 Kasım 2015 Pazartesi

KEÇE İĞNELEME YÖNTEMİYLE BEBEK YELEĞİ

Keçe yelek 2-4 yaş çocuğu için uygun büyüklükte. Birsel üç tane yelek kesti ve üçüne de değişik hayvancıklar işledi. Bunlara konsepte uygun tahta düğmeler de buldu. Mesela ahtapotlu olana deniz yıldızı düğmeleri dikecek.

Biz de kendimize birer tane yelek dikmek istiyoruz. Dikişi sorun değil ama şöyle şıkır şıkır bir süsleme lazım. Hani performansımın doruğu olsun, keçe kursunun bitirme ödevi olsun, uluslararası literatüre girecek doktora tezim olsun istiyorum, çok şey mi istiyorum. Bunun için hiç bir emekten kaçınmayacağımdan da eminim. O yüzden şimdilik bu iş beklemede benim için.


Keçe yünleri yukarıda gördüğünüz pamuk helvalar misali şeyler. İnsanın dokunası, sevesi, bağrına basası geliyor. İşte bu yünlerden küçük parçalar koparılıyor, inceltilip uzatılıyor, çizilmiş desenin üzerine keçe iğnesiyle kumaşa sabitleniyor. Kurstaki arkadaşlarımız şallar, bebek battaniyeleri yapıyorlar. Bu tırtıklı keçe iğnesinin kumaşa girip çıkarken meydana getirdiği sürtünme ve irite edici sesler içimi gıcıkladığından ben bu işi yapmayacağım galiba. Aşağıda yine Birsel'in pano çalışmasında motif başlangıcını görüyorsunuz. 


Benim ise şimdilik 3 çantam var keçeden. Diktim ama süslemesi eksik. çiçeklerini yapıyorum. Birazcık daha ilerlesin onları da gösteririm sizlere. Selam olsun sevgili diktimdiktimgiydim  arkadaşım. Bu post sana gelsin.  



29 Kasım 2015 Pazar

SON ZAMANLARDA YAPTIKLARIM

Geçenlerde yine Bursa Kumaş Pazarı İnstagram Adresinden içinde bir kaç trikonun da bulunduğu bir alışveriş yaptım. Siyah triko ile hemen kısa ve reglan kollu bir bluz diktim. Tek renk düz kazaklar özellikle kışın son derece kurtarıcı oluyorlar. Aslında hemen alınabilir ve bulunabilir bir şey gibi duruyor ama işin gerçeği geçen sene beyaz, siyah ve krem renklerde düz bir bluz bulamadım desem inanır mısınız? Bulduklarım ya balıkçı yakaydı ki yakaları çok dardı, ya boyları çok kısaydı ki ben kendi açımdan pantolon üstünde kısa bluzu çok tehlikeli buluyorum, ya da malzemeleri çok kötüydü ki bunu da spor ve genç giyim kıyafetler satan yerlerde gördüm üstelik hiç havalı değillerdi. Ama gözüm yine dükkanlarda ve bulursam istediğim gibi bir şeyler tereddütsüz alırım. Bu sırada da kendi diktiğim bluz çok işe yaradı. 
Bluzun altındaki etek ise geçen sene diktiklerimden. Daha önce hiç giymemiştim. Önceki hafta yeşilli, lacivertli ve mavili bir kolye almıştım, sırf onu kullanabilmek adına cumartesi keçe kursuna giderken giydim. Sanırım bu kış bu eteğe daha çok şans tanıyacağım. Kumaşı her mevsim giyilebilir bir şey. Etekle kolyemin uyumu ise mükemmeldi. Gerçi fotoğrafta yeşiller daha çok belli olmuş ama kolyem eteğin gece mavisine de çok yakışmıştı.
Son yaptığım puzzle bitti. Beni en çok zorlayan bu sonuncusu oldu desem inanır mısınız? Ressamın paletinde bir kaç renk varmış ve tonlarını kullanarak resmi bitirmiş bence. Renkleri ayırması işkenceye dönüştü bazan.
Şimdilik gece çekilmiş bir kaç pozum var ve elbette flaşla parladı, flaşsız kötü çıktı. En kısa zamanda dördünü de çerçeveletip duvarlarıma takmak için sabırsızlanıyorum. 
Şu alttaki gibi bir şey çıktı sonuçta ortaya. Tablonun seçilebilir iki renginden biri kırmızı ve çok az kullanılmış, diğeri de ondan daha az ve iki yerde kullanılmış olan mavi. Neyse bitti artık. Uzunca bir süre bu hobi rafa kalkmıştır diyebilirim. 
Bir de son zamanlarda 1900'lü yılların başında İngiltere'de geçen bir hikayenin anlatıldığı Downton Abbey diye bir dizi izliyorum internetten. İlk defa geçen sene sevgili Ruşyena'nın bloğunda bu diziden bahsetmesiyle haberdar olmuştum. O ara biraz izlemiştim. Şimdi 6. sezondayım. İngiliz aristokrasisinin sıkışıp kaldığı kurallar silsilesi, efendiler ve o zamanki modern köleler, şaşaa, debdebe, küçük insanların küçük hayatları, soylulara adanmış hayatlar... Şimdi bile bu türden ilişkiler yok mu etrafta gördüğümüz? Başkalarının hayatlarını ağızlarının suyu aka aka takip edenleri her yerde görmüyor muyuz? Sanırım bazıları "güç, erk" sahiplerine tapmaya her daim devam edecekler.
Fotoğraftaki yaşlı hanım dizideki favorilerimden Kuzen Violet. Kendisi malikanenin babaannesi. Entrikalar kraliçesi ama çok sevimli. Herkese karşı ketum, aileyi zora sokmadan durum idare etmekte üstüne yok, çok akıllı bir kadın. 
Bir yerde çeviriyi yapanlar işin dozunu artırmışlar ve Kuzen Violet'e "dinime küfreden Müslüman olsa" dedirtmişler.
Bir battaniye daha ördüm iki arada bir derede. Beyaz. Ölçmedim ama 1 m2 veya biraz daha büyük olabilir." Ne yapacaksın bu kadar battaniyeyi" diye soranlara "satacağım" dedim geçenlerde. 
Almak isteyen olsa kaça satılır bilmiyorum. Üstüne para vermeye kalkarsam şaşırmayın olur mu? Bu arada 8-10 tane torunum olursa çeşit çeşit battaniyelerimiz hazır, onu biliyorum :) 

10 Kasım 2015 Salı

10 KASIM


Her 10 Kasım'da olduğu gibi rahmetle, hürmetle, sevgiyle ve özlemle anıyoruz. 

8 Kasım 2015 Pazar

BİRAZ KARIŞIK, ÇOKÇA DA FOTOĞRAFLI BİR PAYLAŞIM

Keçe kursuna gittiğimi bilmeyen, duymayan kalmadı. Kurs Afyonkarahisar'ın en eski yerleşim bölgelerinden birinde. Yukarı Pazar diye bilinen semtte. Kuyulu Camii, güzel bir bahçesi olan, küçücük bir taş bina. Bizim çocukluğumuzda bu bahçe bakımsız bir yerdi. Şimdi girişi pek bir güzelleştirmişler. Cami girişiyle bahçe kapısı arasına sarmaşıkların asıldığı bir çardak yapmışlar. Bir gün de içini fotoğraflamak lazım.


Bu semtte bütün evler eski. Çoğu bakımsız. Bir kaç büyükçe ev konak işletmesi olarak açılmış. Mesela köşedeki sarı konakla yanında ortada bulunan beyaz konak bu şekilde değerlendirilmiş. Beyaz olarak gördüğünüz Konak'ta kayınvalidemin de çocukluğunun bir kısmı geçmiş. Şimdi bu iki konak birleştirilmiş, içerden birbirlerine geçiş sağlanmış; köşedeki restoran, ortadaki bina da otel olarak kullanılmaktadır. Afyonkarahisar'a gelirseniz ve özellikle hafta sonuna denk gelmişseniz, Şehitoğlu Konağı'nda muhakkak Keşkek yemelisiniz. Keşkek, kış aylarında sabah kahvaltısı olarak yenir bizde. Akşama kadar da ancak eritilir zaten :)


Burayı tıklayarak öncelikle sokakta Kuyulu Camiini, Cumhuriyet İlköğretim Okulu'nu, civardaki evleri, kapıdan oku tıklayıp içeri girerek restoran kısmını ve en üst kata çıktığınızda da Afyonkarahisar Kalesini, Hıdırlık dediğimiz küçük dağı görebilirsiniz. Burayı tıklayıp ortadaki beyaz Konağa girdiğinizde ise otel kısmını, odaları görebilirsiniz. 
Gelelim keçe çalışmalarına. Ben geçen hafta seçimler dolayısıyla kurs iptal olunca bir gevşediiim, bir rölantiye girdiiim, amaaan, çalsın sazlar, oynasın kızlar; keçeleri tıkıştırdığım poşet torbayı bile koyduğum yerden kıprırdatmadım desem yeridir. Ama Birsel'ciğim çalışmış. Çanta kenarlarından çıkan parçalardan kitap ayraçları yapmış. Bu fotoğraflarda renkli süsler emanet duruyordu, akşam düzenleyerek güzelce yapıştırmış, sabaha çok şirin karşımıza çıktılar. 
Aşağıda eski bir kesme tahtası var. Birsel bunu da atmamış. Valla Derya Baykal görse alnından öperdi. İşte bu tahta şimdi bir pano oldu.
Önce hakiki keçeye kesme tahtası boyutlarında farklı iple teğel aldı ki işlerken ve yapıştırırken kumaş kaymasın. Sonra keçe iğnesiyle pıt pıt pıt, keçe iplerini keçeye resmen yedirdi. Dün de silikon tabancasıyla yapıştırdık. Çok şık oldu. 
Bir zamanlar eskimiş ama gururlu bir kesme tahtası vardı, şimdi şık evlerin duvarlarını süsleyen bir salon aksesuarı oldu kendileri :) 
"O köprünün altından çoook sular geçti Mualla! Ben o eski zavallı değilim artık. Nayır, ndeğilim, ndeğilim, ndeğilim!" diye haykırmıyor mu sizce de?
Detay sever benim blogerlarım. Ayol sizden detay mı esirgedim ben hiç? Alın gözler seyreyleyin o zaman! Temaşa sizi bekler:
Bu arada çiçeklerin ortalarına bizden önce aynı salonu kullanan iğne oyası kursiyerlerinden birinin verdiği savarovski taşlar dizdik haaa, hem emekli, hem maliyetli oldu. Keçe dediysek, rica ederiz yani, hiç bir masraftan da kısmadık icabında :) 
Aşağıda kursa giden merdivenleri görüyorsunuz. Şu güzelim yapraklar sararaydı ve kızaraydı da, ben de size :
"Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak"
diye romantik yapaydım iyiydi ama haftaya galiba yağış varmış. Bence çamura bulanmış merdivenler yerine dökülmüş yarı yeşil yapraklar daha romantiktir. Aklıma gelmişken; şu sıralar yeni evlenecek çiftler konsept çekimlerinde mekan olarak buraları kullanıyorlar. Giriş çıkışlarda çocukların düğün fotoğraflarında HATIRA kalmayalım diye azami özen gösteriyoruz :) Düşünsenize seneler sonra fotoğraflarda beni gören çocukları soruyor: "Anneee, bu teyze kim?" "Tanımıyoruz evladım, her fotoğrafımıza bir yerden kafasını soktuğundan "kafa hatun" diyoruz biz ona" :) 
Bu da bizim bahçenin sanırım son gülü falan. Arka taraftakilere uzun zamandır bakamadım bile. Ama bu her gün işe giderken beni uğurlayan, akşam dönüşte karşılayan güllerden biri. Alttaki goncası bakalım açabilecek mi, yoksa soğuğa teslim mi olacak? Vay, vay, vaaayyy! Bu durumdan edebiyatçılar ne şiirler çıkarırlar ama benden bu kadar. Herkese kucak dolusu sevgiler gönderiyorum. 

5 Kasım 2015 Perşembe

İSTER BEBEĞE BATTANİYE, İSTER KOLTUĞA ŞAL, İSTER DİZE ÖRTÜ

Battaniyenin motiflerini kolaycacık ördüm. Rekli renkli, sürprizli, mavinin üstüne kırmızı, morun üstüne krem, olmadı yeşil derken bitiverdi 100 tane motif.
Onları birleştirmek de zevkliydi. Çok kısa sürede iç kısmı tamamladım. Örgülerimle, elişlerimle hayatta ilgilenmeyen, fikir beyan etmeyen eşim bile sormadığım halde "güzel oldu" şeklinde kısa, sessiz ve tek bir cümle kurdu ama ben bunun "mükemmel, harika, süper, şaheser" falan anlamına gelen, coşkulu bir söz olduğuna karar verdim. 
İşte bu "eşsiz" battaniyenin  kenar kısmına gelince "keşke 10X10=100 motif yapacağıma 12X12=144 motif yapsaydım ve kenar örmeseydim" dedim. Bir de öylesini denemek istiyorum. Daha zevkli bir örgü süreci olacak bence.
Örgüde dikişte "simetri" çok dikkat ettiğim bir şeydir. Sanki çok düzenli bir insanmışım gibi, özel motifler hariç, elişinde simetri yoksa benden zayıf not alır.  En son turuncu ile geçtiğim kenar oyası ise o kadar simetrik oldu ki anlatamam. Ta ki köşelere kadar. Oradaki sorunu Her deliğe 2'li oya yaparak 4 oyayı da köşeye denk getirerek zorlanmadan çözdüm. Elişlerimdeki işçiliği gören, hayatta da çok derli toplu, düzenli biriyim zanneder. Temizimdir ama biraz dağınığımdır aslında.
Bu arada motifin modelini yakından görmek isteyenler olursa resmi sağ tıklayarak en ince detayına kadar bakabilirler en kocamanından.