23 Haziran 2011 Perşembe

KIRKYAMA AĞIR AKSAK...

Geçen sene başladığım kırkyama örtümü ara ara elime alarak, daha çok da katlı vaziyette yatak odamda tutarak bir gün bitirebilir miyim; bilemiyorum. Yorganlamasının önemli kısmı bitti. Şimdi etek uçlarını yorganlıyorum. İki etek ucu daha var hiç başlanmamış. Ha, unutmadan, iki de kırlent... Üstelik kırlentlerin kumaşları bile kesilmedi. En kötüsü de beyaz kumaşım bitti. Bakalım aynı beyaz kumaştan bulabilecek miyim?

Yorganlama için, altıgen kalıpları etek kısmına örtünün genel kompozisyonuna uygun biçimde dizdim. Beğendiğim bir şekil oluşunca, bu kalıpları iğneleyip, oyulgama tekniği ile yorganlamaya başladım. Biraz ilerleyince yine simetriye, geometriye, şekle, şemale, kompozisyona uygun düşecek bazı yerlerde, altıgenin merkezine doğru 5 sıra daha oyulgama yaptım. Benim hoşuma gitti, sizce nasıl olmuş? Bitmiş halini, eğer bir gün biterse, ait olduğu yerde, yatak üstünde görüntüleyip sizlere de göstereceğim.

Umuyorum...










20 Haziran 2011 Pazartesi

CEREN'İN KAZAĞI

Sevgili meslektaşım ve can arkadaşlarımdan biri olan Ceren'ciğimin, çok hamarat bir annesi var. Kız meslek lisesinden emekli bir öğretmen. Okullu yani. İşin erbabı olunca da çok güzel şeyler örüyor, dikiyor, kızlarını, iki minik torununu donatıyor. Ellerine sağlık diyorum. Arkadaşımın da güle güle giymesini temenni ediyorum.
Kazak tığla, genel olarak sıkiğne delik şeklinde örülmüş. Esas can alıcı noktası, renklerin zıtlığından gelen çekicilik, birbirine ve modele yakışan motifler, siyahla dengeyi yakalama başarısı.

Resimlere tıklayınca büyüyeceğini düşünüyorum.







15 Haziran 2011 Çarşamba

SU HAYATTIR

Çiçekleri sulamayı unuttum. Barış çiçeğim boynunu bükmüş. 24 saatte eski haline döndü. Bu çiçeğin su karşısındaki davranışları çok çarpıcı. Canlı olduğunu biliyorsunuz ama suyu kesiline size bas bas "Ben canlıyım, haberin var mı, su istiyorum" diyor:))

ÖNCESİ



SONRASI



14 Haziran 2011 Salı

BİRAZ DA DANTEL

Bunları ben yapmadım:) Halamın kızı http://ayseninelisleri.blogcu.com bilgisayarlı makina aldı, nakış işleri yapıyor. Pikeler, yatak örtüleri, bohçalar... daha neler neler. Örülmüş dantelleri kumaşla birleştiriyor. Aşağıdaki seccadenin danteli örülmüş, Ayşe elyafladı, süsledi. Bazan çok kötü danteller geliyormuş laf aramızda. Bu iyilerden biriymiş. Dedikoduyu da yaptık, hadi bana baybaaaaayyy!












13 Haziran 2011 Pazartesi

KABAK FIRINDA





  • 4-5 kabak soyulur, rendelenir.


  • 4-5 yeşil soğan ince ince doğranır,


  • 2 diş sarımsak rendelenir,


  • 1/2 demet maydanoz,


  • 1/2 demet dereotu,


  • 1/2 demet nane ince doğranır.


  • 3 yumurta,


  • tuz,


  • isteğe göre karabiber, kırmızı biber eklenir.


  • 2 fincan kadar un,


  • 2-3 kaşık sıvıyağ ilave edilir.


  • Yağlanmış borcamda, kızgın fırında pişirilir.


  • Sarımsaklı veya sarımsaksız yoğurtla servis edilir.
Afiyet olsun.

12 Haziran 2011 Pazar

BLUZ DİKMİŞTİM BİR ZAMANLAR

Uzun zamandır yazılarımda dikişe yer vermediğimi fark ettim. Bugün seçim dolayısıyla eşimin işyerinin bulunduğu ilçeye gidip geldik. Yolda on yüz milyon bin tane fotoğraf çektim. Onları düzenlerken 2010 yılı Ekim ayından kalma olduğunu tahmin ettiğim dikiş fotoğraflarını buldum, paylaşmak istedim.

Bir önceki sene Afyon'un artık tek kumaşçısı diyebileceğim Bursa Kumaşçısından jarse kumaş almıştım. Dikilecekler poşetinde zavallı zavallı bekliyordu. Aslında niyetim elbise dikmekti. Ama kalıp çıkarmaya üşendiğimden ve jarse kumaşı, makinamın dikip dikmeyeceğinden emin olamadığımdan, tuttum bir penye bluzumu baz alarak anvelop bluz kestim. Kumaşın arka ortasına penyenin arka ortasını denk getirip biçtim.



Ön orta için katlı olmayan kenardan 15-20 cm daha içeriyi gözüme kestirdim ve penyenin ön ortasını oraya denk getirdim. V yakadan biraz daha derince bir V yaka tasarlayarak, V'nin ucunu da eteğe doğru kumaş kenarına kadar götürerek kestim.


Sonuçta ön beden, bel kısmında alt tarafta 2 kat gibi oldu. Makinamın zig-zag ayarında diktim. Yakayı elde çevirerek diktim. Hiç de pot durmadı çünkü jarse çok esnek bir kumaş, zorluk çıkarmıyor. Sadece, düz dikişe normal makinada imkan tanımıyor. Zig-zag dikiş hem overlok yerine geçiyor, hem de dikmiş oluyorsunuz. Aslında overlok makinası da almak istiyorum.

29 Ekim 2010 öncesi veya sonrası olabilir aşağıdaki resimler. O sıralarda çalıştığımız işyerinde arka planda camda bayrak asılı da oradan biliyorum. Ama nasıl şişko ve kısa çıkmışım, onu bilemedim. Yine de şimdilik başka ve düzgün fotoğraf olmadığı için yayınlıyorum.




  • "Ben aslında böyle değilim" desem,


  • "Valla bak bu kadar şişko değilim desem,


  • "Boyum da daha uzun" falan desem...


İnanırlar mı acaba bana?



Amaaaan neyse ne. Siz bluza bakın. Beline 3 sıra halinde, ince, uzun, siyah süet şeritten oluşan bir kemerim var onu bağlıyorum.




Kumaş elbise için alındığından çok arttı. Bir de etek diktim. Tabi bendeniz kalıp çıkarmayınca şımardım ve kendimi Cengiz Abazoğlu, Dilek Hanif, Atıl Kutoğlu falan sandım ya; tuttum kumaşı bel ölçüme göre başlayıp, ayaklara doğru bollaşan 4 tane parça kesip birleştirerek bir etek elde ettim. Ama elde ettiğim "şey" bana 2 beden büyük oldu. Diktiğim yerlerden azıcık daha içeri girip bir daha diktim. Bu arada bazı yerde dikişler içeri dışarı girdi çıktı. Kumaş esnek olunca dikiş zorlaşıyor tabi:) Oraları da kaybedinceye kadar söküp söküp yeniden diktim:(




Sonunda giyilebilir bir etek oldu. Eşim fazla renkli şeyler sevmez. Etek kırmızı ağırlıklı olunca çok hoşlanmadı. "Evde giyersin" dedi. Ayrıca etekle bluzu birlikte giyince elbise görüntüsü veriyor ama bu görüntüye de ben alışık değilim.




Şimdi düşündüm de, aslında benim hiç elbisem olmadı çocukluğumdan beri....




Gidip bir elbise mi diksem ne yapsam acaba....




4 Haziran 2011 Cumartesi

TAVUK YEDİRME SANATI

Evin erkekleri beyaz ete "ET" gözüyle bakmıyorlarsa ne yaparsınız? Allayıp pullarsınız elbette. Çöp şişe; önceden suyunu salıp çekene kadar az yağla kavrulmuş tavuk göğüslerini, tuzlu suda belketilip teflon tavada arkalı önlü hafif közlenmiş patlıcan küplerini, yeşil biber ve domatesleri takıp borcama dizdim. Tavuğu kavurduğum tavaya azıcık daha yağ koyup rende soğan ve sarımsakla rende domates, azıcık da salça koyup sos hazırladım. Üstüne sos dökülmüş şişleri fırında biraz daha pişirdim. Enfes oldu. Ben fotoğrafımı çekene kadar kimse yemeğe el uzatmıyor. huşu içinde bekliyorlar:) Sanki ben de çok güzel fotoğraf çekiyorum. Baksanıza tabakta sostan minik damlacıklar görünüyor.

Zeytinyağlı isteyenlere de -ki kendileri ben oluyorum- zeytinyağlı kabak pişirdim. Tavaya havuçları aldım. Onları az yağda kısık ateşte kavururken soğanları piyazlık kalın kalın doğrayıp havuşların üstüne aldım. Kabakları da verevine doğrayıp en üste aldım. Doğranmış domates döküp, arada tencereyi sarsa sarsa sallayıp dibini tutturmadım. Ben biraz fazla pişirmişim. Siz biraz daha diri bırakın:) Bir de domates aşamasında önceden yıkanmış bir fincan kadar pirinç ilave edebilirsiniz. Ben zamanını kaçırdığım için koyamadım. Hemen tükeneceğine gözünüz kesiyorsa dereotu veya maydanozla da üstünü süsleyebilirsiniz. Ben 2 gün yemeyi düşündüğümden koymadım. Yerken süslemeyi düşünüyorum. Hadi afiyetler olsun.





3 Haziran 2011 Cuma

DOLAPLARA DÜZEN

Aşağıdaki kutular, giysilerimi bile sığdıramadığım gardrobumun, en altını işgal eden ayakkabı kutuları. Bazılarını "DIY" havamın estiği günlerimde kaplamışım. Bazıları açıla kapana eskimiş. Kule gibi yığılıyordu dolabımda. İçini de görmek zaten mümkün değil. Yerden kazanmak için eşimin ayakkabı kutularını kullanmışım genellikle. Aklınızda bulunsun, bazı erkek ayakkabısı kutularının içine 2 çift bayan ayakkabısı sığıyor.:))
Bu aralar evimizin inşaat malzemeleri için sık sık Koçtaş ve Tekzen'e gidiyoruz. Koçtaş'ta bu çizme kutularını görmüş ama başka şeyler daha öncelikli olduğu için alamamıştım. Geçen gidişimizde rafta kalan son 2 çizme kutusunu alıp geldim. Özellikle çizme kutusu aldım ki, içine daha çok ayakkabı sığdırıp yerden kazanayım. Yoksa benim ayakkabı kutularım içlerine ikişer ayakkabı aldıkları için, bu çizme kutularının kardeşi olan plastik ayakkabı kutularının yanında daha az yer kaplayacaktı.


Baksanıza yazlıklardan 7 çift ayakkabı ve terliği aynı kutuya sığdırmışım.


Aslında bir dahaki sefere bu çizme kutularından birkaç tane daha alıp açıkta kalan ev ayakkabılarımı terliklerimi falan yeniden yerleştirmeyi düşünüyorum. Bir de gündelik yazlık ve kışlıkları bakım yapıp sezonuna kadar derli toplu bu kutularda saklayabiliriz.


Kapatılınca içleri de görünüyor. E daha ne olsun?