25 Ocak 2014 Cumartesi

TEYZOŞUMUN ELLERİNE SAĞLIK!

Teyzem annemden 15 yaş küçük. Annem evlenirken 3 yaşında falanmış. Bir de annem gurbete gelin gidince birbirlerini çok özlerlermiş. Eh, bu ayrılık çok uzun sürmemiş, annemler ben doğunca Afyonkarahisar'a geri dönmüşler. Teyzem benden 5 yaş falan büyük. Ondan daha büyük olup adıyla hitap ettiğim arkadaşlarım var ama ona makamından dolayı hep teyze dedim. 
Teyzem de annem gibi erkenden evlendi, erkenden çoluk çocuğa karıştı ve 3 çocuğuyla birlikte kendisini de büyüttü:) Şimdi kuzenler bana teyze diyorlar. Çünkü benim bir kız kardeşim yok ama teyzem kız kardeşim gibi, dolayısıyla çocuklarının da teyzesi ben oluyorum:) 
Arada bir teyzemle dikiş dikeriz, sıklıkla günlerden dönerken ipçilere, kumaşçılara uğrarız. Eğer annem yanımızda yoksa birbirimizi çok baştan çıkarırız ve eller kollar ip veya kumaş dolmuş vaziyette evlerimize döneriz. Böyleyiz işte, napalım? İçkimiz yok, kumarımız yok. Bir hobi tutkumuz var, o kadar!
Geçenlerde bir akşam günden dönerken, teyzemle uğradığımız ipçide akşam ezanının okunuvermesi yüzünden fazla oyalanamamış, elimiz boş dönmüştük. Teyzem duramamış, bir kaç gün sonra yeniden gidip ipini almış ve kuzene bu kazağı örüvermiş. Salaş bir kazak olmuş, tam da gençlerin istediği gibi. Pınarcığıma da çok yakışmıştı ama ben ancak bu kadar görüntüleyebildim. Güle güle giy Pınarcık.

21 Ocak 2014 Salı

MEŞHUR MANTOM VE GEÇEN HAFTA BENDENİZ VE İNTERNET KUMAŞÇILARI KARŞILAŞTIRMASI

Sevgili ÇİĞDEM'in BİRLİKTE MANTO DİKELİM etkinliği için diktiğim mantom budur. Biteli epey oluyor. Bir kaç defa da giydim. 
 Sevgili Çiğdem'in toplu gösteriminden sonra kendi bloğumda yayınlayacaktım ama o beklemememi, yayınlamamı söyledi.  
Çok yorucu bir kaç hafta geçirdim son zamanlarda. Öncelikle grip oldum. Her akşam eve gelince "yarın gidip rapor, olmadı izin alıyorum ve dinleniyorum" diye kendi kendime söylendim. Sabahları çok zor kalktım. Muayenesinden pek tatmin olmadığım bir doktorun, bir kaç gün önce verdiği bir soğukalgınlığı ilacını alıp azıcık toparlandığım, hazır kalkıp giyinip işe gitmişken ve kırıklığım azalmışken de çalan telefonlara cevap vererek rutin işlerle güne devam ettiğim tam 10 gün geçirdim. İşler o kadar yoğundu ki, hasta olduğumu hep akşam saatlerine doğru, ilaçların etkisi azaldığında hatırladım. Sonuç olarak 3 günde iyileşecekken, dinlenemediğim için 10 gün süründüm. 
Geçen hafta bir de Ankara ziyaretim oldu. Eğitim toplantımız vardı. Çarşamba sabaha karşı 5 arabasıyla Ankara'ya gittik, 3,5 saat otobüs kullandım o siste. Ben yolculukta uyuyamam, bir de şöförün tam arkasında olunca, onunla beraber ben de frene bastım. Hatta o basmasa da ben sürekli fren yaptım. Yolun neredeyse dörtte üçü kesintisiz ve yoğun sisliydi.
Eğitim uzun sürdü. Her zaman olduğu gibi sağ kulağa ulaşmak için, sağ kolumuzu sol taraftan döndürüp amuda kalkmamız gerekti:) Tüm gün eğitimdeydik. Akşam 18.30 arabasıyla döndük; rahat hattı ama bana rahat battı. Mide bulantısı kötü sonlandı. Hiç başıma geldik iş değil. Ertesi gün amirimiz Ankara'da alışverişten neler aldığımızı sordu. Şaka gibi. Biz akşam otobüse zor binmişiz, söylediği şaka mı, ciddi mi, emin değilim. Belki eskiden eğitimler laylaylom geçiyormuştur ama bana öylesi hiç rastlamadı onca senedir.
Sonra hafta sonu ise düğün yaptık. Biz üç eltiyiz. Üç eltinin tek kızını gelin ettik. Kız vermek zor işmiş, bir kere daha anladım. Allah mesut bahtiyar etsin genç çifti. Belkıs'cığım ben evlendiğimde 3-4 yaşlarında falandı galiba. Peşimde dolaşır, mutfak önlüğünü takar, "yengecim ben sana yardım edeyim" derdi. Büyüdü de güzel kızımız, kendi mutfağında kendi önlüğünü takıp yemek yapacak artık. Şimdi, ailenin ikinci ve son kızı olan görümcemizin kızı var sırada. Onu da gelin edelim, oğlan evi olup kız almaya başlıyoruz hayırlısıyla:)
Tüm bunlar araya girince benim manto sona kaldı. Ev sıkı bir temizliğe ihtiyaç duyuyor. Hastalandığımdan beri her şey çok üstünkörü yapıldı. Dolaplar yerleşecek, ütüler birikti... Oğlum yokken gasp ettiğim odası dikişlerimin izleriyle dolu. Masasını falan dikiş makinam istila etmiş vaziyette. Kesinlikle izin almam lazım.    
Şimdi vaktiyle öğretmen olmadığıma o kadar pişmanım ki. İşleri kolay demiyorum. Benim derdim işin zorluğuyla değil, günde 9, bazan 10 saat fasılasız çalışmakla ilgili. Sürekli bilgisayar başında ve telefonla çalışmak zor. En zoru da öğlen arası olsun, izinsiz çarşıya, pazara, bankaya, postaneye gidememek. Başkaları bunu yapabiliyor ama ben hakkım olan izin bana verilmeyip, lütufmuş gibi kullandırılacaksa, kullanmamayı tercih ediyorum: Ne Arabın yüzü, ne Şamın şekeri!  
Çok sıkıldığım belli oluyor değil mi? İşte böyle zamanlarda dikiş benim kaçış noktam. Dikiyorum ve hayattan kaçıyorum. Böylelikle mesai arkadaşlarıma, üstlerime, astlarıma, eşe, dosta, kocaya sarmıyorum:) Ama pazar günü kuaförün el işte göz oynaşta çırağına sardım. Saçlarımın dibi her zaman acır zaten. Ama sadece bir havluyu yakama sıkıştırırken, hiç beklemediğim bir anda canımı yakınca onu azarladım. İçim içimi yedi, çocuğu üzdüm diye ama arsız kızın hiç de böyle bir hali olmadığını görüp özür mözür dilemedim. Bu da benim edepsizliğim oluversin!  
Sondaki fotoğraflar gündüz çekimi. 

  • Kumaşı internetten MİSS KUMASH diye bir siteden aldım. Hatta oradan daha neler neler aldım ama size göstermedim:) Fiyatları kesinlikle Baykumaştan çok daha pahalı. Ama her iki siteden de alışveriş yapmış biri olarak söyleyebilirim ki, kalitesi çok daha iyi. 
  • Her şeyden önce parça kumaş değil. Baykumaştan aldığım kumaşlarda mesela 1,5 metre ende bir kumaştan 2 metre geleceğini düşündüğüm için 2 diye sipariş ettiğimde, 2 ayrı 1,5 metrelik ende kumaş gelmişti. 
  • Ayrıca Baykumaş'ın, diktiğim siyah çiçekli penyesi bozardı, tülendi. Miss kumash'tan aldığım mantoluk kumaşı da, sizlere daha önce gösterdiğim ekose siyah-beyaz eteğin kumaşını da çok kaliteli buldum.
  • İkinci alışverişimde 2 şer metre siyah ve kahve deri ile 2 m süet kumaş aldım. Derilerden beklentim daha yüksekti ama yine de daha alıcı gözle bakamadım. Süet kumaş güzel, ilk bakışta beğendim. O sıradaki kampanyadan da (1 m kumaşa seçeceği 1 m kumaş bedava) 3 m siyah ve 3 m kahverengi kaşmir kumaş aldım. Ne de olsa manto dikebiliyoruz artık değil mi?
  • Baykumaş'ın renk ve desen bolluğu bu pahalı sitede yok ne yazık ki. Buradan eteklik, elbiselik, mantoluk, ceketlik gibi demirbaşlar için kaliteli ve sınırlı sayıda kumaşlar buluyorsunuz. 

Nereden alırsanız alın, ne dikerseniz dikin, birlikte paylaşalım, fikir alış verişi yapalım. Sevgilerimle.

14 Ocak 2014 Salı

DİKİŞ MALZEMELERİ İÇİN İNTERNET ADRESİ

Afyonkarahisar'da reglan vatka bulamayınca, sayfamda isyan etmiş ve bildiğiniz internet adresi var mı diye bloger arkadaşlarıma sormuştum. Sağolsun SEVGİLİ ALANAY "bulursam alıp göndereyim mi?" diye teklif etti. Esra isimli bir yorumcum da bir internet adresi verdi: GOBLEN.COM. Ben daha önce de bu siteden goblenlere bakmıştım. Ama dikiş malzemeleri de sattıklarını fark etmemiştim. Neyse artık ben sevgili Arzu sayesinde biliyorum. Sizler de öğrenin istedim. Çünkü bizler gibi küçük şehirlerde oturanların; istedikleri malzemeye kolay ulaşamamaları yüzünden, bu tür bilgilere çok ihtiyaçları bulunmaktadır.                                      

 
Sitede reglan vatkanın 1,5 TL olduğu yazıyordu. "Beyaz ve siyah renklerden beşer tane alayım da lazım oldukça kullanayım" diye düşündüm. Sonra da "acaba bu fiyat tane fiyatı mıdır" diye şüpheye düşüp 6 şar tane sipariş ettim. Çiftinin fiyatıymış. Önemsiz bir para ama alışverişinizde faydası olur diye yazıyorum. Çünkü bir işin ortasına geldiğimde veya bitmesine yakın, malzeme eksiğimi fark ettiğimde sinirlerim pik yapıyor. Goblen.com bir de şıklık yapmış, siyah etamin üzerine çiçek işlenmiş bir kese içinde lavanta göndermiş. 

 
Bu arada düşündüm de, yeni başlayanlar "bu reglan vatka da ne ola ki?" diye sorabilirler. Sonuçta koskoca Afyonkarahisar'da bile reglan vatka yok. Yeni başlayanlar, bilmeyenler veya görmemiş olanlar nereden bilecekler, değil mi?Altta solda düz vatka, sağda reglan vatkayı görüyorsunuz. Reglan kolda, üstteki fotoğrafta görüldüğü gibi, omuz tarafına yuvarlak kısmını, boyun tarafına ince kısmını denk getirerek dikiyoruz. Detay isteyen olursa onlara ayrıca yazarım. 

13 Ocak 2014 Pazartesi

ÇİÇEK HANIMA ÖZEL (MANTO ETEĞİ NASIL BASTIRILIR?)

Dikiş dikmeyi burda dergilerinden, okuyup anlamaya çalışma, uygulayarak görme ve deneme yanılma yöntemiyle öğrendiğimi biliyorsunuzdur. Dikiş konusunda herhangi bir eğitimim yok. Bu yüzden mantoyla astarın etek ucunun nasıl birleştirileceğini soran Çiçek Hanım'a, sadece kendi deneyimlerimi anlatıyorum. Bir yanlışım varsa ve link verirseniz, sayfanıza yönlendiririm, Çiçek Hanım, ben ve diğer acemiler, doğrusunu birlikte öğrenmiş oluruz. Çiçek Hanım sorduğunda ben dikişi bitirmiş, ilik evi açılmasını bekliyor, bu arada etek ucunu da halletmiş, vatka bulduğumda çalışabilmek için arka ortada bir kısmı açık bırakmış vaziyetteydim. 
  • Mantoda birlikte kesilmiş veya ek olarak verilmiş klapayı mantoya doğru yatırıyoruz, yüzü yüze gelecek şekilde etek ucunu astar dikişine yakın bir yere kadar dikip çeviriyoruz. Böylece ön parçaların etek ucu dikilmiş oluyor. Ancak bu esnada klapanın önden görülmemesini sağlıyoruz. Ben her ihtimale karşı, bu kısmı içeriye doğru biraz fazla katlayarak dikiyorum. Devamında astarı da eteğe elde dikiyorum.

  • Bunun için astarın eteği basılan mantodan 1-2 cm daha uzun olmasına izin veriyoruz. Astar baskısı tamamlanınca bu uzunluk kaybolacaktır.      


  • Astar etek ucundan 1,5 cm kadar kısmı kıvırıp,

  • Manto etek baskısına iğneliyoruz. (Altta görünen desenli mor kumaşın mantomla ilgisi yok, kucağımda diktiğim için eteğimi görüyorsunuz. Onu da ben diktim ama öyle arzu ettiğim gibi bir şey ortaya çıkmayınca ev eteği oldu. Ama keşke bu kumaşların devamını bulsam da astar olarak kullansam.)   

  • Astar arka ortasında, hareket kolaylığı için fazlalık bıraktığımız 1,5-2 cm lik kısım burada yeniden karşımıza çıkacak. Bu fazlalığı yukarıya doğru uzunlamasına 10 cm kadar dikebilirsiniz. Yahut benim yaptığım gibi elle pli kırarak da bastırabilirsiniz.  


  • Aşağıda arka ortanın baskı payına iğnelenmiş halini görüyorsunuz. 


  • Şimdi tüm etek ucunu bastırabilirsiniz. İğneyle minik minik ve görünmeyen dikişler geçeceksiniz.


  • Baskı işi bittikten sonra, görüntü aşağıdaki gibi bombeli bir şey olacak. Sakın korkmayın. Ütü ne güne duruyor?


  • Astar eteği, kumaş etek ucuna yakın bir yere kadar üstten bastırarak ütüleyin. Yukardan çekilirse görüntü aşağıdaki gibi oluyor. Bu aynı zamanda, manto üzerinizdeyken, hareketlerinize karşı bir bariyer oluşturur ve mantonun dışardan düzgün durmasını sağlar.


  • Ütülenince manto etek ucu ile astar baskısı arasında alttaki resim kadar 1,5-2 cm kadar bir açıklık kalması yeterli olacaktır. 

AYRICA: Manto ve astarı tamamen torba gibi makinada dikip bir kenarda bırakacağınız açıklıktan da ters çevirebilirsiniz. Ama bu bana daha zor geliyor. Hele ki manto gibi kalın kumaşla uğraşırken.. 
Çiçek Hanımcım, dilerim bir faydam olmuştur. Olmadı, gönderin mantoyu bana, yapar baskısını geri gönderirim size:) Sevgilerimle.

8 Ocak 2014 Çarşamba

BAHTANİYE BİTTİ.


Bir bahtaniyem daha bitti. Akşam akşam fotoğrafladım, bir heves. Ütü falan yok. Kullanılacağı zaman yün programında yıkayıp hafif bir ütü yapıvereceğim. Şimdilik kullanmayı düşünmüyorum. Bir kaç kişi oğlumun çeyizine koymamı önerdi. Ayol ya gelin el işi sevmezse? Durduk yere kızcağızı mecburiyet altına almaya gerek yok. Bakalım, beğenir gibi olursa ben ona daha neler neler yaparım. Hadi bakalım, doğmamış bebeğe don da biçtik gece gece:) Ben susayım, bahtaniyem konuşsun:







7 Ocak 2014 Salı

KREMA ÖNERİSİ

Eski evimizde dört bir yanımız marketti. Eksikleri alıp gelmek 10 dakikalık bir işti. İki sene önce şimdiki evimize taşındık. En yakın market bir kaç km uzakta olunca, listeler yapıp alışverişe öyle çıkmaya başladım. Üstelik stoklu da çalışınca pek eksik kalmıyordu evde. Zamanla bir sürü Bim, A101, Şok, Migros gibi marketler açıldı. Şimdi hastanenin yakınına da bir market gelince, liste konusunda iyice gevşedim. Liste yapmayı bırakalı markete gidince evdeki eksikleri değil, aklıma gelenleri aldığım için, bazan 3-4 paket şekerim olsa da 1 paket unum kalmayabiliyor. 

Cuma günü akşam yemeğinden sonra iki ölçekten ıspanaklı pasta yapmaya kalktım. Un az kalmış. İnsan önce bi malzemeleri ortaya çıkarır değil mi? Yok ben aksiyonu seviyorum anacım, şu yaşıma geldim bunu anca anladım. Vaktiyle bileydim bu istidadımı, doğa sporcusu, F1 pilotu, (hadi daha sıradan bir şey diyeyim) itfaiyeci veya polis olurdum. Neyse, mutfakta bile adrenalini yüksek dozda yaşayabiliyorum: Son bardak un çıkmayınca, biraz mısır unu ve biraz da buğday nişastasıyla kek hamurunu tamamladım. Size orjinal tarifi vermeyeceğim, google amcaya yazarsınız, Oktay Usta'nın tarifini yaparsınız, ben oradan yaptım. Kek güzel oldu olmasına da, kremasında da un var ama evde un yok! Akşamın bir vakti eşimi markete gönderme densizliğine girmedim, kendim de gidip almaya üşendim. Buğday nişastası, süt ve şekerle muhallebi pişirdim. Soğuyunca 1 paket krem şanti hazırladım, ikisini karıştırdım. Bu krema, şimdiye kadar yediklerimin en iyilerinden biriydi. Ayrıca, Oktay Usta'nın tarifindeki krema da çok güzeldi. Kesinlikle denemelisiniz, afiyetle yemelisiniz. 

5 Ocak 2014 Pazar

ADIM ADIM MANTO - REGLAN KOL, MANTO BİTTİ :)

Reglan kol, dikişi inanılmaz kolay, giyimi inanılmaz rahat bir kesimdir. Özellikle kışın kat kat giyindiğimizde, bu tür kolların kasmaması büyük bir konfor sunar. 
Gelelim nasıl yapıldığına: Öncelikle ön ve arka bedeni yan dikişlerle birbirine tutturuyoruz. Kolların da alt dikişlerini çekip ütüyle dikiş paylarını açıyoruz.
Bütün parçaları olduğu gibi önümüze seriyoruz; ne de olsa her an yanlışlık yapma ihtimali olan acemi terzileriz değil mi? Beden parçalarıyla kolların iyi yüzleri (giyince görünecek kısımlar) birbirine bakacak şekilde üst üste koyuyoruz. 
Burada ön ve arka bedenlerin dikiş hattıyla kolların dikiş hattı çakışacak. Ayrıca, ön bedenle ön koldaki birbirine denk gelmesi gereken ve kalıpta işaretlenmiş olan çizgiler de birbirine çakışacak. Tabi omuz çizgisi ve kol çizgisi son noktaları da çakıştırılınca ortaya arada kalan kumaşı düzgünce iğnelemek veya teğellemekten başka yapacak iş kalmıyor.  
Dikiş paylarını ütüyle açıp üst kol dikişlerini de çekince işlem tamamdır. Şimdi üst kol dikişlerinin de paylarını ütüleyip kaba inşaatı bitmiş mantonuzu önünüze sererek ince işçiliğe geçebilirsiniz. 

  • Astar dikişi manto dikişinin aynısı olarak devam ediyor. Ancak astarda yaka çalışılmıyor, ne mutlu:)
  • Ayrıca ön bedende işaretle gösterilen yerden pervaz kısmını da eksik çalışıyoruz ve bu kısmı pervaza dikiyoruz. 
  • Astar arka ortasına, hareketlerimizi kısıtlamasın ve ön bedenler istemimiz dışında kendiliğinden dışa dönüp durmasın diye hareket plisi yapıyoruz. Bunun için arka ortayı tam kat çizgisine dayayarak kalıbı yerleştirmiyoruz. Kat çizgisinden 1-1,5 cm kadar ileriye yerleştiriyoruz. Boyundan itibaren 8-10 cm kadar, etek ucunda da kontrol ederek yine 8-10 cm kadar bir parçayı uzunlamasına dikiyoruz. Böylece üst bölümü yaka pervazına oturturken ve alt kısımda etek ucu baskısını yaparken astarın kumaşa fazla gelmesi sorununu ortadan kaldırıyoruz. Dikişsiz ara kısmı ütüyle sanki dikiş varmış gibi ütüleyip pli kırıyoruz. Eliniz yatkın değilse teğelle ütüleyip teğeli sonradan sökebilirsiniz. 
  • Benim şansıma, diktiğim manto dergide bir de kareki kumaşla çalışılmıştı. Dolayısıyla kalıpta karoların denkliği için ekstra çizgiler sunulmuştu. Kumaşım kareli olmamasına rağmen, bu çizgileri de kullandım ki, fazladan kontrol çizgilerim oluştu. Eğer böyle bir kalıp yakalamışsanız, çizgilerden faydalanmanızı tavsiye ederim.
  • Bir püf noktası da, burda dergilerinde etek uçları ve kol ağızlarında tela önerilmiyor. Ancak ceket, kaban, manto gibi kıyafetlerde kumaşın tok durması için ben, baskı paylarına 4 cm kadar tela ütülüyorum. Sizlere de şiddetle öneririm. 
  • Afyonkarahisar'da reglan vatka yok! Bu durumu şiddetle, esefle ve kızgınlıkla kınıyorum! Mantoyu babama vereceğim, ilik evi açtırması için. O terzileri bir dolaşacak bakalım, belki bulur. Ama bu arada internette bir dolaştım, vatka satan bir site buldum da adamlar koca koca paketlerle üretim yapıyorlar. Sizin bildiğiniz, terzi malzemeleri satan, toptan değil de perakende alışveriş yapabileceğimiz internet adresleri varsa lütfen yardımcı olun. Bunları bloglarda paylaşalım ki, bizler gibi kısıtlı imkanları olan, taşrada oturan hobiciler için faydası olsun. İlgilenenler için şimdiden teşekkürler.
  • Bu arada mantom vatkası hariç bitti. Sizlere göstermek için, öncelikle etkinliğin ve DİKİŞ DERSİ bloğunun sahibi, sevgili Çiğdemciğim'in bloğunda, katılımcıların mantolarının toplu gösterimini bekliyorum, o gün ya da ertesi gün ben de bloğumda paylaşırım. Sevgili Çiğdem'e etkinlik için ayrıca teşekkür ediyorum. Çünkü bana kalsa, sonbaharda aldığım mantoluk kumaşım hala poşette duruyor olurdu.

3 Ocak 2014 Cuma

ADIM ADIM MANTO - YAKA BİTTİ

Birlikte kesilmiş ön pervazları arka yaka pervazına dikiyoruz. Dikiş payları ütüyle açıyoruz. Görüntü olarak aşağıdaki şekil ortaya çıkıyor:
Mantoyu ön patlar ters gelecek şekilde önümüze seriyoruz, yakayı da üste gelecek kısmı işaretlemek için mantonun üstüne seriyoruz. Çünkü her ne kadar yaka parçalarını bire bir aynı kessek de, bir parça kaydırmış, olabiliyoruz. Aslında profösyonel terziler bunu elde özellikle kaydırıp, alt yakayı dar tutarak üst yakanın kendiliğinden kavisli bir kıvrım, döküm almasını sağlarlar. Babam da anlatmıştı; ben de zaten ya bir videoda ya da bir yabancı blogda bu tekniği görmüştüm. Ama ben profösyonel terzi değilim ve geleni yaşamayı daha pratik buluyorum: Hangi parça biraz daha dar duruyorsa onu alt parça yapıyorum, böylelikle ara dikişler daha az görünür oluyor, yaka da hafif içe doğru dökümlü duruyor.
Pervazlarla manto arasına yakayı dikiyoruz. Bunu yaparken kalıpta verilen işaretlere dikkat ediyoruz. Genellikle yaka ayağında, omuz çizgisine denk gelen bir yatay çizgi vardır. Ayrıca, yaka ayağının orta noktasıyla da arka pervazla mantonun arka ortasını belirleyip yakanın arka orta noktasını denk getiriyoruz. Bunca cümle kurdum ama, dikişe yeni başlayanlar korkmasın, valla çok kolay. 
Ön boyun kısmını düzgün çevirebilmek için köşeyi dikişe kadar kesiyoruz, devamını dikişi zorlamadan makasla çıtlar atıyoruz. Alttaki iki fotoğrafta bu durum açıkça görünüyor.  

Mutlu son! Yaka takıldı. Şimdi yakanın altından bir makina ayağı mesafede mantonun boyun kısmını dikiyoruz. Ben bu dikişi önden de devam ettirip etek ucuna kadar sürdürdüm.
Bir sonraki yazımda reglan kol takmasını anlatıyorum. Bu manto yazılarım, dikiş dikmeyi bilenler için baydı artık biliyorum ama, dikişe yeni başlayanlar için toplu bir sunum olsun, aradıklarını topluca bulsunlar istedim. Mutlu bir hafta sonu geçirmeniz dileğiyle.

2 Ocak 2014 Perşembe

ADIM ADIM MANTO - YAKAYA GİRİŞ

Dikiş çizgilerini belirliyoruz, bol teğelle ya da sabunla (ben kumaşın tersinden tükenmez kalemle çizdim). Kalıba göre birbirine dikilecek yerleri belirliyoruz.
Yaka ayağını yakaya düzgünce iğneleyip dikiyoruz. 

Bir alt bir de üst yakayı dış kenarlarından dikiş çizgilerine sadık kalarak dikiyoruz., dikiş paylarını ütüyle açıyoruz (Burada manto gibi kalın kaba kumaşlarda, kadifelerde, tüylerinin yatışmaması için muhakkak ütü bezi kullanmak iyi olur.). Sonra da dikiş paylarının hemen dibine upuzun, mümkün olduğunca girintisiz, çıkıntısız dikiş geçiyoruz. Resmi büyütürseniz çift sıra dikişi görebilirsiniz. 
Yakayı çevirmek için köşeleri üçgen üçgen kesiyoruz ki döndüğünde kat kat olmasın ve dikiş kalın, pis görünmesin. Sonra da çeviriyoruz ve bir makina ayağı mesafede (ki zannederim 0,75 mm lik bir mesafeydi bu) dış kenarından tüm yakayı dikiyoruz.