Elbette anladınız, gizli işlerimin ne olduğunu. Kendime bir kaç etek diktim. İlk defa da gizli fermuar taktım.
Daha önce hiç gizli fermuar çalışmamıştım. Bu hafta diktiğim 2 etekte denedikten ve yapabildiğimi anladıktan sonra; aynı kalıpla dikeceğim, kumaşları hazır olan diğer iki etekte de gizli fermuar kullanmaya karar verdim. Ayrıca, daha önce bu yöntemle ilgili olarak geliştirdiğim gereksiz direncim için de kendime kızdım.
Blogspottaki arkadaşların gizli fermuar ile ilgili görseller ve videolarla dolu yazılarını takip ettikten sonra bana da bir heves geldi. Yeni aldığım kazayağı desenli kumaşlarımdan ilkinde öğrendiğim bu yöntemi, artık tüm eteklerimde kullanacağım.
Eteğimin arkasını önüne çevirip alttan yukarı doğru fotoğraf çekerek kapanma noktasını göstermek istedim. Şekilde de görüldüğü gibi tam uç noktada biraz daha içeri girebilseymişim iyiymiş. Ben bu ilk deneme için hiiiç canımı sıkamayacağım. Bir agraf çifti çok güzel iş görür öyle değil mi?
Seneler önce TRT-2'de Bob Rose adında bir ressamın hazırladığı, "Resim Sevinci" diye bir program vardı. Bonus kafalı sevimli hoca hem resim yapar ve resmin püf noktalarını gösterir, hem de o anda yaptığı tabloyla ilgili tatlı hikayeler anlatırdı. Öyle güzel anlatırdı ki, çizdiği ağaçlarda yaşayan sincapları görebilirdiniz. Bob Hoca yanlışlıkla fırça değdirdiği yerleri ustalıkla kapatırdı. Bize de derdi ki: "Biz resimde asla hata yapmayız, sadece küçük yanlışlıklar olabilir, onları da kapatırız". Ne güzel bir ifade değil mi? İnsanın kendini bağışlaması, helak etmemesi için açılmış bir yol, tatlı bir bilinç oluşturma, bir çıkış koridoru. Ben de bu yoldan giderek küçük yanlışlarımı küçük çözümlerle toparlamaya çalışıyorum. Fermuar kapanmadı mı, agraf takıyorum, küçük hata kapanıyor.Yine de Bob Hoca'nın bu yöntemini ancak bir yere kadar kullanmak taraftarıyım. Hayat felsefesi yapmamak lazım. Yoksa koca koca adamların, karşısındaki insanları kandırmak için kullandıkları bir araç, bir hayat tarzı olur çıkar. Büyük hataların, ayıpların sonuna bir "cik, cık, cuk, cük" eki ekleyerek küçültemezsiniz, kamu vicdanı denilen şeyle helalleşemezsiniz. Gerçi minareyi çalmayı kafaya koymuş adamın kılıfın boyutuyla ilgili endişesi de olmaz ya, orası da ayrı konu. Agraf diyorum, agraf. Agrafın boyutu önemli. Büyük olursa iki yaka bir araya gelir ama görüntü çirkinleşir. Ayol siz ne düşünüyordunuz ki?
Çok yaşayın siz :) Bob Rose olumlaması güzel, sonrası daha da güzel. E eteklerede güle güle giyin, ellerinize sağlık demek düşer. Sevgilerimle.
YanıtlaSilGülay Hanımcım teşekkür ederim. Ben de size geldim ama adınıza tıklayınca google + eklentisi fazla bir yere götürmedi. Oysa eskiden size geldiğimi düşünüyorum. Misafir kabul ediyorsanız, yolu bi tarif ediverin lütfen. Sevgilerimle.
SilSizde nasıl görünüyor tam bilmiyorum, zira bende çok becerikli değilim iki taraflı ortada dolanıyorum inanın :) ama adım yazınca blogumun adı çıkıyor http://renklerhuzmeler.blogspot.com.tr/ umarım düzgün tarif olmuştur. Tekrar sevgilerimle....
SilAaaa işte bu. Yoksa ben biliyorum senin bloğuna gidip geldiğimi. Hatta takip ettiğim bloglardansın. Ama Gülay Ersoy'a tıklayınca link vermesine rağmen giremiyorum. Bu sadece senin bloğunla alakalı bir durum değil, Google+ olduğumuzdan beri pek çok blogda yaşıyorum. Ama diğerlerine nasıl girebiliyorum hiç bir fikrim yok. Sevgiler.
Sil:) Agraf agraf biz de öyle anlamıştık canım:) Başka ne olabilir ki... :)
YanıtlaSilBüyükler derler ki: "Benim anlatışım eksikse senin anlayışın tam olsun." Anlayışı tam olanlara selam olsun.
SilEtek dikiminde kaybolmuşken kendimi gündemin içinde buluverdim.''Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla'' misali.Her alanda yetenekli olma hali bu olsa gerek :)
YanıtlaSilÇoook teşekkür ederim. İnsan kopamıyor ki gündemden. Dün gece sadece müzik dinledik eşimle. Arada bir haber kanalı izlememeli insan:)
Silharika olmuş canım bayıldım tam benim tarzım ayakkabıların da çok güzelmiş bu arada yakışmış
YanıtlaSilTeşekkürler Melisa Hanımcım.
SilÇok güzel ellerine sağlık.
YanıtlaSilDeseni çok hoş gerçekten eteğinin .
Bazen bilmeyince iş zor gibi gelirya işde ondan bazen direniyoruz işte....
Ve ben ona ressamcı amca der nasıl özenirdim.
Ne kadar kolay anlatırdı bize gerçekten :)
Sevgiler canım....
Ressamcı amcanın gösterdiği teknikleri uygulayarak bir yağlıboya resim sergisi açmıştım biliyor musun?
SilSevgili Nurten ellerine sağlık. O battaniyeler bitti ve sen çok şükür o güzel dikişlerine döndün. çok hoş görünüyorsun. Sevgiler..
YanıtlaSilCanım battaniyeler bitmedi, sadece ara verdim. Biraz ondan biraz bundan benim tarzım:))
Silçok güzel olmuş güle güle giyin :D
YanıtlaSilÇoook teşekkürler.
Silagrafcıktır o agrafcık.
YanıtlaSilöpüyorum seni hasretle en kocamanından...
Bilmukabele canım benim:)
SilBizde agraf anlamistik ki zaten, hem ne onemi var agraf yada grafcigin. Onemli olan Bob amcayi kapatsin yeter:)))
YanıtlaSilCanımsııın:))
SilOK sevgili adsız :)
YanıtlaSilküçüklügümüzün bonus kafa ressamı ,sevdirirdi resimi bize yapamazsam da izlerdim ,yapacakmış gibi :))
YanıtlaSilo agrafı çıkarsan ,daha büyük agraflar gelmeyecekmi:))
aldım selamı :)))
etek ilk denemeye ragmen süper olmuş Nurten agrafsızda işin şakası güzel olmuş
Gizli fermuarım çok gizli olamadı Çiğdemcim, o yüzden açılacakmış hissi yaşadığımdan, kenarlarına bir sıra dikiş attım. Kötü mü görünmüş? Bir kaç hazır eteğimde de bu uygulama vardı, ben işin teknik boyutunu çok iyi bilmediğim için, hazır etekte de görünce olur zannettim. Sen muhakkak bloğunda anlatmışsındır, gidip bi bakayım bari hocam. Bloğuma gelip yorumlar bırakmana da ayrıca sevindim. Sevgilerimle.
Sil