19 Temmuz 2015 Pazar

BLUZUMU GİYDİM, BAYRAMLAŞMAYA GİTTİM.

Bluzumun kumaşı desenli krep. Sevgili Funda Çağlayan'ın maksi etek dikme etkinliği için aldığım etek kumaşının artanıyla tasarladım. Kumaştan daha vardı ama desene boğulmasın diye kollarıyla arkasında ve ön patta kırık beyaz düz krep kullandım. Bir önceki yazımda nasıl yaptığımı anlatmaya çalışmıştım.
Aslına bakarsanız bermuda pantolonu da geçen sene kendim diktim. O da krep kumaş ama pantolonluk ve bluz kumaşına göre elbette daha kalın.  
Ne güzel bir taç yaprağı dizilişi ve ne güzel bir rengi var değil mi? Bahçemizden, bu senenin güllerinden, bir tane daha gönderiyorum sizlere. 

13 yorum:

  1. ellerine sağlık biraz geç kalmış olsam da mutlu bayramlar :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Baharcım, benim cevaplamam daha da bir geç oldu :)

      Sil
  2. Ellerinize sağlık çok yakışmış:)))

    YanıtlaSil
  3. Oooooo canimcigim yikmis gecmissin ortaligi, cok chic gorunuyorsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yıkarım Mevlüdem, cami-mihrap hikayesi... Biraz daha yıkalım varsın :)

      Sil
  4. pekte hoş olmuş Nurten hanım iyi günlerde giyin, arasanız bulamazsınız böyle modeli elinden gelip dikip giymek en güzeli ama bu ilham ve dikme isteği bana çok nadir uğruyor maalesef.
    Yaradan ne güzel yaratmış, her çiçekte ayrı güzellik....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah arkadaşım bilmez miyim o ilham ne kaprisli şeydir. Gelmez gelmez, en sıkışık zamanda da etrafında döner durur. Bayramdan önceki hafta tam 3 bluz diktim desem inanır mısın? Şimdi elim boşa çıktı, yok yine kayıp benim ilham perisi. Oralarda görürsen bu tarafa da gönderiver bir zahmet, Nurten bekliyormuş de :) Sevgilerimle.

      Sil
  5. Ellerinize sağlık çok yakışmış:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Süslüpüslü bir arkadaş beğendiyse, tamamdır o zaman :) Sevgilerimle.

      Sil
  6. Ellerine sağlık,siyah beyaz kombinin gayet güzel olmuş,böyle üstünde görmek daha da hoşuma gitti.bak şimdi diğer bluzları da merak ettim,umarım onları da görürüz sonra :)) yaz yoğunluğundan sanırım internet o kadar yavaş ve problemli ki bilgisayarı açasım gelmiyor nerdeyse ,yoksa ben de bir sürü şeyler diktim aslında...ramazan bereketi ,öyle açlık maçlık hiç aklıma gelmedi,Ana ocağı programına sekiz tane elbise diktim,keyif alarak hem de ...Ayrıca hiç teyel de almadım,direk çizdim ve diktim,o da hoşuma gitti...Kendime de elbiseler diktim..Sen de dik Nurten ,o ilhamlar gelsin sana da ...İlk görev yaptığım yerdeki hemşire arkadaşımla yirmi sene sonra facebook aracılığıyla buluştuk,o Almanyada çalışıyormuş,beni de takip ediyormuş,diyormuş ki ,bu kadının hiç mi derdi tasası yok,bu işlerle uğraşıyor,enerjisini hiç kaybetmiyor...Dünden beri bunu düşünüyorum ,demek ki uzaktan öyle yansıyor...ah ahh dertsiz insan olur mu hiç dedim,önemli olan o sıkıntılarını atacak bir uğraş bulmak değil mi Nurtenciğim,biz çok şükür ki elimiz koynumuzda oturup da dertlenmiyoruz,hem çalışıyor hem üretiyoruz..( bu konuya nerden geldim bilmem) sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah Nuraycığım çok katılıyorum. Dertsiz insan yok. Sana göre dert olan bana göre sorun bile değil, benim tasalandığım şeyse sana gülünç gelebilir. Bir de genel sıkıntılar var. Taa liseden bir beyit dilimde dolanır durur:
      "Bais-i şekva bize hüzn-i umumidir Kemal
      Kendi derdi gönlümün, billah gelmez yadına"
      Ben büyük Usta kadar, kendi derdini aklına getirmeyen biri değilim. O kadar ulu gönüllü de olamadım hiç. Umumun hüznü elbette benim de canımı yakıyor, hele içinde bulunduğumuz günlerde. İşte böyle ağır atmosferde kendi insani sıkıntılarımı bir kenara koyabilme yeteneğim de var. Burada hobiler elbette yardımcı oluyor ama işin aslı "yahu onca şey olurken benim eften püften derdim de adam sınıfına mı girecek şimdi?" duygusu ağır basıyor. Mesela haftanın bir kaç sabahı iş yerine gelip masama geçerken, tıpkı o ünlü filmdeki "güüünaydın Vietnaaaammm!" repliğine benzer "gudmorniiiigggg evribadiiiiii" veya "güüünaaaydın köleleerrr" falan diyerek, şeni şakrak, sanki hiç bir sıkıntım yokmuş gibi giriyorum. Hepsi benden yaşça küçük oda arkadaşlarım, beni dert üstü, murad üstü bir hatun zannediyorlardır eminim, hiç sorun değil. Kasvetli bir kumkuma olarak görmelerinden iyidir. Bir rkadaşımın annesi baypas ameliyatına gitmiş, pür makyaj, pür bakım, hemşire "hasta nerede" diye sormuş. "Ben hastayım diye insanların göz zevkini bozamam" mealinde konuşmuştu, daha sonraları görüştüğümüzde. "İşte" dedim, "kabullenmiş ama kendisine acımayan, kendisiyle barışık, dünyaya farklı pencere açmış bir kadın. Kendine idol olarak alabilirsin, Nurten!" Hayat herkese eşit davranmıyor elbette. Ne hayatlar yaşanıyor, o ayrı. Hele genel olarak şükredebilecek şeylerimiz de varsa, hayatın tadını çıkarmalıyız. Şunları yazarken bile verdiğim mesajın "bu kadının derdi tasası yok" alt yazısı içerdiğini biliyorum. Ama tıpkı insanlardaki "acı eşiği" gibi bir "dert-tasa eşiği" varsa ve benim eşiğim yüksekse? Bu yüzden kimseyi gördüğümüz gibi yaftalamamakta fayda var diye düşünüyorum.
      Bak aynı yerlere takılıyoruz. Konunun, üzerinde düşünmeye sevk eden tarafı "vurdumduymaz, gamsız öküz" vb algılanma kaygısı da olabilir. Yanlış anlayan da anlayıversin artık. Herkesin bacası tütüyor da, sobasında ne yanıyor biliyor muyuz? Sevgilerimle.

      Sil
  7. Kumaş çekilişime bekliyorumm.:)
    http://lilithinalemi.blogspot.com.tr/2015/07/lilithin-kumas-cekilisi.html

    YanıtlaSil