29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı coşkuyla kutluyoruz. Sevgili İREM, bu coşkuya kendi bloğunda 29 Ekim'i Kırmızı Giysilerle Kutlayalım etkinliği düzenleyerek ayrı bir boyut kazandırdı. Kendisine teşekkür ediyorum. Gidip bu kendi güzel, yüreği güzel, çalışkan blogerın sayfalarını muhakkak ziyaret edin ve diğer arkadaşlarımız neler dikmiş bir görün diyorum.
Öncelikle saçımın başımın pejmurdeliği için özür dilerim. Pazar günü aşırı rahatlığı diyelim, geçiştirelim. Kış bahçesindeki çekimleri eşim yaptı. Günün son ışıkları kaçmadan çekim bitsin istedim. On yüz milyon bin tane fotoğraf ve yanlışlıkla da bir kaç video çekimi yapmışız. Ayrıca bir de kendi kendimi yakın plan çekmişim ki sormayın gitsin. İçlerinden eleye eleye bu tek kare kaldı. Sonuç olarak anladık ki, ne eşimden fotoğrafçı, ne de benden manken olurmuş. Bu yeteneksizlikle ikimiz de aç kalırmışız vallahi aç.
Sonunda" iki ayna arası kendi kendini çekmeye çalışma işkencesini" yeniden yaşattım kendime. Eh azıcık ucundan elbisenin neye benzediği anlaşılıyor zannederim. Yakanın orjinalinde ve benim diktiğim elbisede beyaz yaka yok. Ama şimdi düşünüyorum da, ben bu elbiseye kolaylıkla beyaz bir yaka dikebilirim ve en kısa zamanda dikip sizlere de göstermeliyim. Kırmızı beyaz konsepti tamamdır: Kırmızı ayakkabılar, beyaz inci bileklik ve yüzük. Siz göremiyorsunuz ama kulaklarımda da inci küpelerim var. Hani saçlar şekilsiz ya, kulakta küpeyle hangi durumu kurtarıyorsam artık:)
Geçen sene ilk defa kendime elbiseler aldım. Bir kaç tanesini severek giydim. Bir tane de kendim diktim. Bu ikinci elbise denemem. Aslında "elbise" fikri bile bana henüz yeniyken "kırmızı elbise" fikri o kadar extrem bir durum ki anlatamam. Önce anneme gösterdim, "etkinlikten sonra eteğini kesip bluz veya tunik olarak giyeceğim" dedim, elbise olarak kalmasını istedi. Sonra da fotoğraf çekimi öncesinde ilk defa gören eşim "vay, vay, vay, vay!" diye beğenisini gösterince ben de elbise olarak kalmasına karar verdim.
ELBİSE: Burda Ocak/2010 model 117 A, B


